20. Duruşma Günü Tutanağı- 9. Temmuz 2013

1

Şahitlerin dinlenmesi aracılığıyla delil toplama süreci bu duruşma gününde de yine birbirinden tamamen farklı olaylarla ilgiliydi: Soruşturmayı yürüten bir savcı sadece isteksizce ve parça parça ifade vermiş olan ve söylediklerinde çelişkiler bulunan Holger G.’nin sorgulanmalarını anlattı. Akşamüstü Zwickau’daki Frühlingstraße’de çalışan inşaat işçilerinden birinin sorgusu devem etti ve sonra da Enver Şimşek cinayetinde olay yerinde araştırma yapan iki polis memuru sorgulandı. André E.’nin savunması E.’nin suçlanmadığı eylemlerle ilgili duruşmalar esnasında kendilerinin ve müvekkillerinin davadan muaf tutulması için dilekçe verdi. Federal Savcılık buna itiraz etti.

[deutsch]

Duruşma günü 09:45’de başladı. Hakim Götzl yoklama esnasında Zschäpe’nin avukatı Stahl’ın tatilde olduğunu tespit etti. Buna karşılık André E.’nin avukatları bugün başkaları tarafından temsil edilmediler. Müdahil davacılardan bir tek avukat Erdal’ın müvekkili olan, Köln’deki Keupstraße’de gerçekleşen çivili bomba saldırısının kurbanlarından biri oradaydı.

İlk olarak Federal Başsavcılık’ta soruşturmacı savcı ve sanık Holger G.’den sorumlu Dr. Moldenhauer sorgulandı. Delil konuları G.’nin 14 Kasım 2011 ve 24 Şubat 2012 tarihlerinde Federal Yüksek Mahkeme’de soruşturma hakimlerinin önündeki sorguları ve Moldenhauer ile G.’nin avukatı Hachmeister arasında geçen bir telefon görüşmesiydi. Moldenhauer 14 Kasım 2011’deki sorguyla ilgili olarak G.’nin daha önce polise yaptığı açıklamaları büyük oranda doğruladığını söyledi.

Temelde  karavanı pasaportuyla nasıl kiraladığı konusu konuşulmuştu. Önce terörist bir örgütün üyesi olmaktan tutuklama emri çıkarılmıştı, daha sonra bu destekçi olarak değiştirilmişti. G. ilk olarak pasaportunun tesadüfen G.’nin arabasının kapısında bulunduğunu ve üçünün onu pasaportu Böhnhardt’a vermeye ikna ettiğini söylemişti. Tatilden dönüyorlardı, Zschäpe kek yapmıştı, pasaportun teslimini bir arkadaşlık görevi olarak algılamıştı. Moldenhauer: “Daha sonra ortaya çıktı ki bana bilerek yalan söylemiş.” Tutuklama emrinin ardından G. Köln-Ossendorf cezaevine götürülmüş ve orada Moldenhauer tarafından hem yargıç hem de savcılık tarafından kapsamlı şekilde sorgulanmıştı. Hakim tarafından ilk sorgulanmanın sonrasında Hachmeister ona telefonla Gerlach’ın  “2011 pasaportunun”  Holger G. ve ölen Böhnhardt arasındaki bir benzerlikten faydalanmak için kasıtlı olarak düzenlendiği konusunda yeni iddialarda bulunmak istediğini söyledi. Moldenhauer, G.’nin olayların zamansal sıralaması konusunda sürekli sorun yaşadığını belirttiğini vurgulamak durumundaydı. G. sıklıkla konudan konuya atlamıştı ve bu Moldenhauer’in anlatılanları aktarmasını zorlaştırıyordu. Moldenhauer pek çok yerde 19. duruşmada G.’nin anlattıklarıdan ve şahit L.’in sorgusundan zaten bilinenleri doğruladı.

Moldenhauer ‘in G.’nin anlattıklarından anladığı Jena’dan Hannover’e taşınmasının sağ camiayla bağlantısının kopması anlamına geldiğiydi. Götzl Moldenhauer’e G.’nin yedi yıldan bu yana camianın “dışında” olduğunu ve eğer üçlünün neler yaptığını bilseydi “geçen hafta ortadan kaybolmuş olacağını” söylediği sorgunun protokolünden bahsetti. Modelhauer bu cümlenin oldukça güvenilir olduğunu söyledi. G. sarsılmış, kendini aldatılmış hissetmişti, çünkü pasaportuyla hiçbir şey yapmayacaklarına inanmıştı. Moldenhauer G.’nin Mundlos ve Böhnhardt’ı güçlü ve etkin kişiler olarak gördüğünü söyledi. G.’ye kendilerine yasal bir hayat kurduklarını, bir bilgisayar dükkanları olduğunu söylemişlerdi. Moldenhauer’in dediğine göre pasaportunu hiç çıkarmamıştı, sadece bir kez kaybetmişti. Üçüyle olan bağlantısı öncelikle Wohlleben üzerinden olmuştu, ilk görüşmeleri 2005 ya da 2006 yılında gerçekleşmişti. G.’de bulunan büyük miktarda para Moldenhauer’e göre hayat arkadaşının G.’nin kumar bağımlılığı yüzünden ondan sakladığı paraydı. Moldenhauer Götzl’ün sorgulama tutanağından okuduğu ve G.’nin 1997 yılında Jena’daki Ulusal Direniş’te, önceki yıllarda Jena’ya bomba ve tuzak yerleştirenlerin Böhnhardt ve Mundlos olduklarını varsaydığını söylediği iddiayı doğruladı
Moldenhauer, aralarında G.’nin de bulunduğu birbirine benzeyen erkek şahısların fotoğraflarının bulunduğu dosyayla ilgili olarak bir şey söyleyemiyordu.

Moldenhauer’in dediğine göre 24 Şubat 2012’deki ikinci hakim sorgulamasında konulardan biri G. aracılığıyla gerçekleşen silah nakliydi.  İki hakim sorgulamasının arasında gerçekleşen diğer sorgularda G. kapsamlı açıklamalarda bulunmuş ve “meyvelerini de veren” önemli soruşturma noktaları sunmuştu. Özellikle de “Wohlleben olay kompleksinin tamamı” G.’nin ifadeleri sayesinde ortaya çıkmaya başlamıştı. İşbirlikçi olması nedeniyle tutuklanma emrinin kapsamının yardım ve yataklıkla genişletilmiş olması G.’yi sarsmıştı. “kendi sözleriyle- bunun faturası olarak tutuklama emri genişletilmişti.” Götzl 2001 senedinde gerçekleşen silah nakliyle ilgili soru sordu. Moldenhauer bunun hakim değil savcılık tarafından gerçekleştirilen sorgunun konusu olduğunu söyledi. Bu suçunu itiraf eden bir suçlunun normal bir sorgusu değildi: “Parça parça, kaplumbağa hızıyla anlatması gerektiğini söylemiştik.” G. Wohlleben’dan bir spor çantası aldığını, içinde çuval bezinden bir torba olduğunu, Zschäpe’nin onu Zwickau tren istasyonunda teslim aldığını, ardından Polenzstraße’ye gittiklerini ve bir ateşli silah teslim ettiğini ilk o zaman anladığını anlatmıştı. Silahı orada çıkarıp doldurmuşlardı. Modenhauer Götzl’ün okuduğu iddiayı doğruladı: Bir yandan G. yolculuk sırasında poşette silah şeklinde metalik bir şey hissetmişti, ama Wohlleben’in onun bir silahla trende yolculuk etmesine izin vermeyeceğini düşünmüştü. Diğer yandan G. tren yolculuğu sırasında herhangi bir kavga yaşanmadan silahtan kurtulmasının mümkün olmadığını söylemişti. Moldenhauer: “Bu somut bir çelişkiydi.”

Sonra konu G.’nin silah naklinin sonrasında üçlüyle yaşadığı bir tartışmada söylediği “beş kişiyle dünyayı kurtarmak mümkün değil” açıklamasına geldi. Moldenhauer: “Silahı taşımak zorunda kaldığı için çok kızgındı ve orada beş kişiyle dünyayı kurtaracağınızı mı hayal ediyorsunuz demişti. Ama kendini bu beşlinin bir parçası olarak görmemişti, bir tarafta üçlü ve diğer tarafta Gerlach ve Wohlleben olmak üzere hep bir ayrım vardı.” G. şiddeti hep reddettiğini, camiadaki şiddet tartışmalarının onun için hep boş tartışmalar olduğunu, üçlünün de insan öldürebileceğini tahayyül etmediğini söylemişti. Wohlleben’le arkadaşlığı silah naklinden dolayı bozulmuştu.

Ardından müdahil davacıların soruları geldi. Avukat Tikbaş’ın soruları arasında şiddet tartışmaları da vardı. Moldenhauer soyut şiddet ve militanlık tartışmalarının söz konusu olduğunu, belli bir şahsa uygulanan şiddetin söz konusu olmadığını söyledi. Thüringen Vatan Koruma’nın 90’lar sonundaki eylemleri ve orada “sadece not yapıştırmak vesaireden” fazlasının yapılması gerektiği konuşulmuştu. Moldenhauer avukat Martinek’in Zschäpe’nin rolüyle ilgili sorusuna karşılık Zschäpe’nin grubun mali işlerini kontrol altında tuttuğunu, bir şey ödenmesi gerektiğinde bunu Zschäpe’nin yaptığını söyledi. Grup içerisindeki hiyerarşiyle ilgili olarak bir şey söyleyemiyordu. Götzl şahidin çağrılmasının  nedeni olan hakim sorgulamalarıyla ilgili sorular sorulmasını istedi. Avukat Stolle Moldenhauer’e G.’nin yedi yıldan bu yana camiayla bağlantısı olmadığını söylediğini bir kez daha hatırlatarak, bununla genel camiayı mı yoksa Jena’lıları mı kastettiğini bilmek istedi. Moldenhauer  genel olarak sağ camianın kastedildiğini, G.’nin taşınmasıyla bilrikte Jena’nın sağ camiasından zaten koptuğunu söyledi. İddia edilen yasal varoluş açısından bakılırsa neden sahte bir kimliğe ihtiyaç duyulduğu konuşulmuş muydu? Moldenhauer bunun konuşulduğunu sanmadığını söyledi.

Zschäpe’nin avukatları Heer ve Sturm özellikle sorgulama koşullarıyla ilgili sorular sordular. Tutanağın nasıl tutulduğu bu konular arasındaydı. Moldenhauer tutanağın o anki soruşturma hakiminin dikte etmesiyle sorgulama sırasında tutulduğunu söyledi. Moldenhauer’e göre G.’nin ilk sorgulamada hayat arkadaşıyla telefonlaşmasına izin verilmişti. Görüşme esnasında bir polis memuru da oradaydı. İlk sorgu sırasında Federal Savcı Diemer de orada bulunmuştu. Sorguyu heyet başkanı yönetse de kendisi ve Diemer de soru sormuşlardı. Sakin ve nesnel bir sorgulama atmosferi vardı. Sturm Moldenhauer’e bir kez daha G.’nin yedi seneden bu yana camianın dışında olduğuna dair verdiği ifadeyi sordu. G. ne de olsa 2000 yılında çok önce Hannover’den taşınmıştı. Burada bir tutarsızlık vardı ve Sturm bunun sözünün edilip edilmediğini bilmek istiyordu. Moldenhauer bunun hakim sorgusunun konusu olup olmadığını bilmediğini ama G.’nin bu taşınmayı bir “kopuş” olarak gördüğünü, ama yine de konserlere gittiğini, ancak bunun sorgu esnasında kendisine sorulmadığını söyledi.

Carsten S.’in avukatı Hösl, Moldenhauer’e kendisinin de bulunduğu, Karlsruhe’de soruşturma hakiminin önündeki silah örneklerinin sunulduğu sorguya dair soru sormak istedi. Götzl buna izin verdi. Konu S.’ye sunulan karşılaştırmalı silahların kopyaları (bkz. 19. Duruşma günü protokolü) ve bunların mahkeme salonuna nasıl getirildikleriydi. Moldenhauer soruların pek çoğuyla ilgili olarak somut açıklamalarda bulunamayacağını belirtti. Sonra Federal Savcı Diemer müdahale ederek şahidin soruşturma sürecinde pek çok şey yaptığı ama burada hazırlıklı olmadığı konusundaki endişelerini dile getirdi. Hösl, Federal Savcılık’ın temsilcilerinin S.’nin ifadelerinden rahatsızlık duyduklarını, bunun bir federal savcının bakış açısında ağır bir deneyim olması gerektiğini söyleyerek cevap verdi. Bunun dışında Federal Savcılık’tan Başsavcı Weingarten’a Bay Moldenhauer’i burada konuyla ilgili sorgulamak istemediğini belirtmişti. Götzl, sorgunun ardından Wohlleben’in avukatı Klemke’nin sorusu üzerine, Moldenhauer’in S.’nin sorgusuna bir kez daha çağrılacağını duyurdu.

13:10’a kadar süren öğlen arasının ardından 16. duruşma günündeki sorgusu, savunma ve mahkeme arasındaki duruşma gününün ne zaman biteceğine dair uzun süren tartışmalar nedeniyle yarım kalan Zwickau Frühlingstraße’deki binanın ustası şahit K. ile devam edildi. K.’nin ekleyeceği pek bir şey yoktu. Yukarıda köşe odasında buhar bariyeri üzerinde çalışmış ama bir yandan başka işler de yapmıştı.

Yeni kiler kapılarını farketmişti, kiler binada içinde birilerinin yaşadığı eve aitti. Üzerinde “Dienelt’in kileri” yazan bir tabela görmemişti, sadece zil tertibatından anlamıştı: “Üzerinde sanıyorum Dienelt yazıyordu. Ama tamamen emin değilim.” İnşaat yerinde çalışan farklı işçiler vardı. Elektrikçi, doğru hatırlıyorsa, yangının olduğu hafta pazartesi ve salı günleri orada çalışmış, kendisi ilk olarak çarşamba günü başlamıştı. Yangının sonrasındaki pazartesi günü Zwickau kriminal polisinde gerçekleştirilen bir fotoğraf sunumunu hatırlamıyordu. Orada Mundlos ve Böhnhardt’ı fotoğraflardan tanımıştı. Zschäpe’nin resmi profilden olduğundan dolayı ondan emin değildi. Evin sakinleri onu dostça selamlamışlardı. Böhnhardt’ı evdeki bir toplantıdan dolayı kendisiyle konuştuğunda görmüştü. Ayrıca Böhnhardt bir keresinde bir büro sandalyesini atık çöplerin oraya koymak için iznini rica etmişti. Ekim başında Böhnhardt’ın inşaatın ne kadar süreceğini sorduğuna dair verdiği ifadeyle ilgili olarak “o zaman öyledir” dedi. Patlama sırasında binanın karşı tarafındaydı, fırının yönündeki bir sokak girişinden 10 metre ötedeydi. Şahit P. tesisatçısıyla birlikte bir kaç metre arkasındaydı. Müdahil dava avukatı Reineke çalıştığı yerin yangına göre be tarafta kaldığını sorunca K. direkt üstünde olduğunu söyledi.

Bir sonraki şahit henüz orada olmadığından André E.’nin avukatı Hedrich bir dilekçe verdi. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. Maddesine göre sanık E. ve avukatlarının sanıkla doğrudan ilgisi olmayan delil konuları işlendiği sürece ana duruşmadan uzak durmalarına izin verilmesini talep etti. Delil toplama sürecinde öncelik sanık Zschäpe’nin suçlandığı cinayetlerdi. Federal Savcılık buna karşı çıkarak eylemlerin hukuki ve fiili olarak birbirleriyle bağlantılı olduklarını, NSU’nun terörist bir örgüt olduğu şüphesinin  doğru olup olmaduğının ortaya çıkmasının da sözkonusu olduğunu belirtti. Bu da sanık E.’yle de ilgili bir meseleydi.

Ardından emekli polis memuru şahit W. söz aldı. W., bir süre önceyaşamını yitirmiş bir meslektaşıyla birlikte saldırıdan iki gün sonra hayatını kaybeden Enver Şimşek’in vurulduğu olay yerine devriyesiyle ilk gelen kişiydi. W. sabah 8-8:30 arasında görev yerine giderken çiçek tezgahının oradan geçmişti. Akşamüstü sırasında, saat 14:30’a doğru bir kez daha geçmiş ve “koyu tenli bir çift” görmüştü. Şimşek orada değildi. Görev yerinde uzun zamandır satıcıyı bekleyen genç bir adamın haber verdiğini öğrenmişti. Bunun üzerine oraya gittiklerinde genç adam hala oradaydı. Meslektaşı aracının kapısını açtığında Şimşek’in yüzü kanlar içinde yerde yattığını görmüşlerdi. Şimşek hala yaşıyor, hızlı hızlı soluyordu. Bunun üzerine
ek kuvvetler merkezine, ilk yardıma, ve kriminal nöbetçilere haber vermişlerdi. Sonra neler olduğunu bilmiyordu çünkü gelen sorular için telsizin başına geçmişti. Tüm bunlar saat 15’ten sonra olmuştu.

Bunun üzerine yererine geçmişler ve meslektaşı raporu yazmıştı. Yaralının durumunda değişiklik olup olmadığını bilmiyordu. Aracına gittiğinde yaralı hala içindeydi. Meslektaşı ve haber veren kişi araçta değildi. Bir müdahil dava avukatının yükleme alanı dışardan görülebiliyor muydu diye sorması üzerine K. “hayır” cevabını verdi.

Bir sonraki şahidin orada olup olmadığını öğrenmek için bir ara verildi. 14:12’de duruşma devam etti.

Şimdi G.’nin avukatı Hachmeister Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 257. Maddesine göre şahit L.’in 19. Duruşma günündeki ifadesiyle ilgili açıklama yapma fırsatına sahip oldu. Şahidin ibraz ettikleri büyük oranda müvekkilinin yazılı ifadeleriyle örtüşüyordu. Şahit G.’nin ifadelerini kelimesi kelimesine ya da aynı anlama gelecek şekilde aktarmıştı. Detayları da hatırlayabiliyordu ve buna göre: G. henüz ilk sorguda büyük oranda gönüllü şekilde kapsamlı açıklamalar yapmıştı.  Erken bir zamanda bir çok soruşturma ilavesi sunmuştu. Bunun da ötesinde bulunabilecek uyuşturucu maddeleri itiraf etmiş ve kendi aleyhine konuşmuştu. Şahit L. dökümanlarının suç eylemlerinde kullanılmasının sanık G.’nin hoşuna gitmediği izlenimine kapıldığını söylemişti. İfade müvekkilinin dökümanlarının suç eylemleri için sömürüleceğini asla beklemediğine dair sürekli tekrarladığı ifadesini destekliyordu. Heer, Zschäpe’nin savunmasının an itibariyle açıklama yapmadığını ama bunu G.’nin tüm ifadelerini verdikten sonrası için sakladıklarını belirtti. Frühlingstraße’deki yangınla ilgili olarak da şu an açıklama yapmayacaklardı.

Bir diğer aranın ardından Şimşek vakasında olay yeri memuru ve kriminal baş komiseri olan şahit S. söz aldı. Öncelikle saat 16:30’a doğru olay yerine geldiğinde kimlik tespiti yapanların orada olduğunu söyledi. S. daha sonra Götzl’ün talimatı üzerine öne giderek bir fotoğraf dosyasını inceledi. Fotoğraflar dava katılımcıları için projeksiyonla duvara yansıtıldı. Öncelikle Liegnitz Straße’deki olay yerinin durumuna dair üç çizimle başlandı. Nürnberg’in güneydoğusunda otobana yakın ve imarsız bir geçiş yoluydu burası. Olay yeri boş bir alandı. Yığılmış toprak ve bir trafik yöneltme külahı nedeniyle kullanılamaz halde olan ve Schreiberhauer Straße’ye giden eski bir yoldu. Liegnitzer Straße ve ağaçlarla çevrili bir bisiklet yolunun arasındaydı. Yakınında spor tesisleri bulunuyordu.

Fotoğraflarda çiçek tezgahı ve Mercedes Sprinter farklı açılardan görülüyordu. Sonra aracı yakından gösteren fotoğraflar geldi. İki sigara izmariti, çeşitli ayak ve tekerlek izleri ve kesik çiçek parçaları görünüyordu. Şahit Şimşek’in burada çiçek buketlerini de bağladığını düşünüyordu. Aracın kapıları S.’ye göre Şimşek’in bulunduğu sırada kapalıydı, ama kilitli değildi. Ardından sürücü bölümüne geçildi. Orada kişisel eşyalar, biraz bozuk para, sigaralar, gıda ürünler, kozmetik ürünleri ve bir erkek ek çantasında yaklaşıl 10.000 Mark ve şahsi evrakların yanında bir de tezgah yeri için özel kullanım izni vardı. Sürücü koltuğunu orası neredeyse dokunulmamış gibiydi S.’e göre. Ardından yükleme yeri ve oradaki izlerin durumuna dair kuşbakışı çizimler geldi. İçerisinde bir kutu HB sigara ve bir dişin olduğu yayılmış bir kan birikintisi bulmuştu. Ayrıca Enver Şimşek’in bir cep telefonunun bulunduğu yerler ve çeşitli mermi kovanları çizilmişti. Mermi kovanları 7.65 ve 6.35 kalibrelik silahlardandı. S. birçok kez “oldukça büyük” kan izleri bulunduğunu tespit etti. İç mekanda kan sıçramış çeşitli yerler vardı. Dışarıda ise kan lekesi görünmüyordu. Yükleme alanının arka kısmı resimlere göre bir sunta ile ikiye ayrılmıştı. S. pervazın pencere hizasının çok az üstünde olduğunu söyledi: “Orada biri dursa dışarıdan görülebilirdi.” Kimi resimler aracın boşaltılmış ve içinde başka bir kovan ve kan lekesi görülen halini gösteriyordu. Sonra Enver Şimşek’in giysilerinin fotoğrafları geldi. Kurtarma ekipleri tarafından kesilen yün ceketi kan içindeydi. Üzerinde birden çok delik ve S.’nin söylediği şekliyle “kurşun boşlukları” vardı.

Ardından olası kurşun yollarının bir manken ve kurşunların gittiği yolu çizen çubuklar aracılığıyla yeniden canlandırıldığı fotoğraflar geldi. Fotoğraflardan kimi mankeni ayakta gösteriyordu. Kimi kurşunlar önden kimileri aşağıdan geliyordu. Sonraki resimler mankeni yatarken gösteriyordu. O zaman kurşun yolları çok alçaktan geçiyordu, S.’ye göre sadece kurban yatıyorsa oluşabilirdi, ama oluşan “gerekli dinamik” de küçümsenmemeliydi. Müdahil dava avukatı Kolloge’nin sorusu üzerine S. aracın dışında hiç mermi kovanı bulunmamasının, sadece hastanedeyken kurbanın giysisinin içerisinde bir kovan bulunmasının dikkat çekici olduğunu söyledi. Ayrıca dışarıda kan izi de bulunmamıştı. Herşey tamamen aracın içerisinde olmuştu. Silahlar ateş esnasında aracın içerisine oldukça yakın bir yerde olmalıydılar.

Şahit gitti ve Götzl kapanışta Carsten S.’in, “el feneri” saldırısına dair Federal Savcılık tarafından yürütülen soruşturma davasında ifade vermiş olduğunu söyledi. Bu ifadeler bu ana davada da kullanılacaktı.

Duruşma günü 16:06’da sona erdi.
Müdahil dava avukatı Peer Stolle sanık Holger G. ile ilgili olarak şunları dedi:

“Hakim tarafından yapılan sorgulamalarda maalesef pek çok soru sorulmamış. Holger G. şimdi duruşmada hiçbir soruyu cevaplamak istemediğinden tüm dava katılımcıları eski bilgilere yönlendirilecek. Bu da iddiaları anlamlandırmayı her zaman kolaylaştırmıyor. Üçlünün –Holger G.’nin söylemiş olması gerekene göre- yasal bir varoluş sergileyip bir bilgisayar dükkanı işletirken neden önce bir ateşli silah ve onun ardından Holger G.’nin sahte kimliğini istedikleri görünüşe göre tekrar konu edilmemiş. Sorgulamalarda belli ki G.’nin sağ camiadan iddia edilen ayrılmasına dair sorular da sorulmamış. Sorgu genel olarak pek derinleşmemiş gibi görünüyor.”