86. Duruşma Günü Tutanağı – 19 Şubat 2014

0

Bugünkü duruşmada üç polis memuru ifade verdi. BKA‚dan Jochen Lo. ile Jena Kriminal Daire’den Roberto Tu., 25 Ocak 2012 tarihinde Frank Li.’yi sorgulamışlardı; bugün bu sorgulama hakkında açıklama yaptılar. Sorgulamanın konusu silah alımıdır; Wohlleben Frank Li.’yi silah satın alabilmesi için Andreas Sch.’ye yönlendirmiştir. Li., ilk duruşmada hiçbir şey hatırlayamamış, ikinci duruşmada ise hatırlayamadığı konusunda o denli kesin bir tavır almamıştır. O zamanlar LKA Thüringen’de bugün ise BKA‚da çalışan Norbert Vo. Ocak 1998’de Zschäpe’nin dairesinin aranması çalışmalarına katılmıştır. Aramanın gidişatı ve „Pogromly“ adlı oyun da dahil olmak üzere aramada bulunan objeler hakkında beyanda bulundu. Müdahil avukatlar, Michèle Kiesewetter’in Heilbronn’da öldürülmesi davasında kanıtların değerlendirilmesine ilişkin başka dilekçeler de verdi ve müdahil avukat Daimagüler tanık Sindy Po.’nun ifadesine ilişkin bir açıklama yaptı.

Tanıklar:

  • KOK (Suçla Mücadele Komiseri) Jochen Lo. (BKA, Frank Li.’nin sorgulaması)
  • KHK (Suçla Mücadele Başkomiseri) Roberto Tu. (Kriminal Daire, Jena, Frank Li.’nin sorgulaması)
  • Norbert Vo. (eskiden TLKA‚da çalışmıştır, bugün ise BKA‚da çalışmaktadır. Ocak 1998’de Zschäpe’nin dairesinin aranması)

Duruşma gününe saat 09:46’da başlanır. Ralf Wohlleben’e destek vermek amacıyla karısı Jacqueline de oradadır. Salonun seyirci kısmında Wohlleben’in destekçisi Steffen R.’de oturmaktadır.

İlk tanık BKA‚dan KOK Lo.‚dur. Lo. 5 Ocak 2012 tarihinde Frank Li.’yi iki kez sorgulamıştır. (53. ve 79. duruşma günlerinin tutanaklara bakınız.) Lo., bu soruşturmadan önce Li.’nin dairesinde arama yapıldığını belirtir. Ardından o, meslektaşı Tu. ile birlikte Jena’daki görev yerlerine gitmişlerdir. Li. de kendi arabasıyla oraya gelmiş ve orada sorgulanmıştır. Li.’yi arama yapılırken ve görev yerindeyken bilgilendirmiş; sorgulamanın başında bir kez daha arama kararını ibraz etmiştir. Li. herhangi bir şey hatırlamadığı için bir şey söyleyemeyeceğini dile getirmiştir. Li. ifadesinde onun Wohlleben’i Andreas Sch.’ye yönlendirdiğini söyleyen Holger G. adında birini tanımadığını belirtir. Li., bu türden konuşmaları hatırlamadığını beyan etmiştir. Bu sorgulama boyunca böyle devam etmiştir. Li., Andreas Sch.’nin silah satabileceği fikrinin nereden çıktığı sorusunda da böyle bir şeyi tasavvur edemeyeceği ve hatırlayamadığı yanıtını vermiştir. Sonra farklı farklı kişiler soruşturulmuş ve ona bir takım fotoğraflar gösterilmiştir; Li., bu fotoğraflar arasından sanıkları tanımıştır. Lo. daha sonra Li.’nin oturduğu adrese geri döndüğünü ve Tu. ile birlikte onunla bir kez daha karşılaştıklarını söyler; sonra da aramayı tamamlamışlardır.

Görev yerine tekrar döndüklerinde Bay Weingarten onlara, paralel yapılan sorgulamada Andreas Sch.’nin ifade verdiğini bildirmiş ve onlara Li.’yi ikinci bir sorgulama için getirmeleri gerektiğini söylemiştir. Li.’ye telefonla ulaşmak epey bir zaman almıştır. Sonra Li., kendi isteğiyle sorgulamaya gelmiştir. Temelde süreç aynı şekilde işlemiştir. Lo., Li.’den hatırlaması için kafa yormasını istemiştir. Li. Wohlleben’in adı geçen zaman diliminde onun camiaya özgü dükkânına onu görmeye geldiğini “kesin bir biçimde” reddetmemiştir. Li. Wohlleben’in sıkça dükkâna geldiğini, ancak hatırlanacak somut bir durum olmadığını söylemiştir. Sık sık satılması yasak olan şeyler, hatta silah soran insanlar gelmiştir dükkâna. O da o insanları başından savmış, onları daima Sch.’ye yönlendirmiştir. Li. sözlerine Sch.’nin çevresinde silah sağlayabilmesiyle övünen biri olduğunu da eklemiştir. Sch. nasıl oldu da bu Hırvat ya da Sırp’la tanışmıştır, Li. bunu hatırlayamamaktadır. Li. Wohlleben’in bir silah temin ettiğine dair Sch. ile bir konuşma yaptığını hatırlayamamakla birlikte, tamamen de böyle bir şey olmadı, diyememektedir. Sonuç olarak Li. kendisinin bir silah tedarik edip bunu başkasına verdiğini tamamen reddedebileceğini söylemiştir.

Sorgulamanın niteliğine ilişkin Lo., tamamıyla “rutin bir biçimde” yürüyen, göze çarpan tuhaf şeylerin olmadığı bir sorgulamaydı, der. Soruları ağırlıklı olarak Tu. sormuş, kendisi de bunları bilgisayarda tutanağa geçirmiştir. Kendisine yöneltilen soru üzerine Lo., konuşulanları eş zamanlı olarak yazdığını; verilen cevapları, yani özet çıkararak yazdıklarını, sonra bir kez daha yüksek sesle okuduğunu söylemiştir. Li. tutanakları başından sonuna değin okumuştur; Li. tarafından düzeltilmesi gereken yerler olduğunu hatırlamamaktadır. Lo., metindeki kimi bölümleri ve belli yanıtları yüksek sesle okudukları için metinde değişiklikler yapılmasının mümkün olduğunu söyler. Li. tutanakları imzalamıştır. Her iki sorgulama da bu şekilde cereyan etmiştir. Götzl öncelikle ilk sorgulamayı sorar. Lo., Li.’nin Wohlleben’i dükkândan tanıdığını ve arada sırada onu selamladığını söylediğini belirtir. Tanık, Li.’nin Sch. ile Wohlleben’in diyalogları olduğunu bilmediğini söylediğine ilişkin yapılan hatırlatmayı doğrular. Lo., Li.’ye Wohlleben, Böhnhardt, Mundlos, Zschäpe ve André Kapke’nin sorulduğunu, bu kişileri de Li.’nin tanıdığını söyler. Lo., Li.’nin beyanında André E. isminin kendisine bir şey ifade etmediğini söylediğini doğrular. Kendisine gösterilen resimlerde Li. isim olarak bildiği kişileri tanımıştır. Resimlerde Andreas Sch.’yi de tanımıştır. Li. Kapke’ye ilişkin onu da tanıdığını ve Kapke’nin de dükkânına gelip gitmiş olduğunu söyler. Lo., Holger G.’nin resmi de bu resimler arasında var mıydı, artık bilmiyordur.

Götzl, ikinci sorgulamaya geçer. Hatırlayabildiğim kadarıyla der Lo., Li. bir soru üzerine bu sorgulamadaki ifadesinde, kayıplara karışan kişileri Wohlleben’e sorduğunu belirtmiştir. Bu camiada onların yurt dışında olduklarına dair dedikodular çıkmıştır. Li. Wohlleben’in Böhnhardt, Mundlos ve Zschäpe kayıplara karışmadan önce onlarla diyoloğu olduğunu bildiği için Wohlleben’e onları sormuştur. Ancak Lo.’nun bildiği kadarıyla Li. Wohlleben’den bir yanıt alamamıştır. Li. Wohlleben’in soruyu yanıtlamaktan kaçındığını, bunun üzerine de sorusunu yinelemediğini açıklamıştır. Götzl, sorgulamaya ilişkin tutanağın kelimesi kelimesine mi yazıldığını yoksa anlamına uygun olarak mı yazıldığını sorar. Lo., anlamına uygun olarak, der. Götzl, üçlünün Norveç’te „NS 88 (Gruplandırma)“de kaldıklarının camia içinde konuşulduğunun tutanakta yer aldığını hatırlatır. O zaman öyledir, yanıtını verir Lo. Tutanakta der Götzl, Li’nin şu ifadede bulunduğu yazılıdır: Wohlleben, Li’ye “bir yanıt borçludur” ve Li., Wohlleben’in buna pek de tepki vermek istemediğini farketmiştir. Lo. bunu doğrular. Götzl, sorgulamada Li.’nin farklı farklı silahlara ilişkin bir ayrıma gidip gitmediğini sorar. Lo., sürekli sadece bir silahtan söz edildiğini, bunun dışında başka tanımlamalara gidilmediğini söyler. Götzl, tutanakta doksanlı yılların sonunda pek çok kişinin dükkâna geldiği ve silah sorduğunun yazılı olduğunu hatırlatır. Lo., Li.’nin ifadesinde bunu söylediğini doğrular. Li., bu bağlamda, dükkânın bu camia için bir buluşma yeri olduğunu ve insanların tekrar tekrar satışı yasak şeyleri, ayrıca silahları da sorduğunu mümkün mertebe anlatmıştır. Götzl, Li.’nin silahlarla neyi kastettiğini ayrıntılarıyla izah edip etmediğini sorar. Lo., izah etmediğini söyler; fakat esas alınan karardır ve orada mevzu bahis olan ateşli bir silahtır, der. Li.’nin silahları soran kişilerin sağcı camiadan olduğu belliydi dediğine ilişkin hatırlatmayı Lo. doğrular; ancak onlardan birinin ya da Li.’nin açık bir şekilde silahlı ateşlerden konuştuğuna dair bir şey hatırlamamaktadır.

Götzl, acaba Li. “sıkça” sözcüğünün Wohlleben’in dükkânda bulunuşu bağlamında bir anlam ifade ettiğine dair bir şey söylemiş midir, diye sorar. Li. buna ilişkin bir ayrıntıya girmedi, der Lo. Sonra Götzl, Li.’nin ifadesinde Wohlleben’in ona “ayak üstü” bir silah tedarik edip edemeyeceğini sormuş olabileceğini, lakin tam olarak hatırlayamadığını, büyük bir olasılıkla Wohlleben’i başından atıp Sch.’ye yönlendirdiğini ve ona bu işle bir alakasının olmasını istemediğini söylediğini ve rahatsız edilmemek için bu cümlenin onun standart cümlesi halini aldığını belirttiğini hatırlatır. Lo., bu hatırlatmayı doğrular. Bunlar Li.’nin harfi harfine söylediğinden yola çıkılmamalıdır, anlamına uygun olarak yazılmış ifadelerdir. Götzl, tutanakta yer alan şeyleri okumaya devam eder: Li. Wohlleben’i Sch.’ye yönlendirdiğini reddedemeyeceği halde buna ilişkin somut bir konuşma yapmış olduğunu hatırlamamaktadır. Lo., bunu da doğrular. Hırvat ya da Sırp olan biri sorulduğunda ise der Lo., Li. Sch.’nin çevresinde savaş döneminden kalma silahlar temin edebileceğiyle övünen biri olduğuna değinmiştir. Lo., hatta Li.’nin silahların modellerini söylemiş olduğunu zannetmektedir. Götzl, tutanakta Kosova savaşında oradan getirilen „Scorpion“ adlı bir silahtan söz edildiğini hatırlatır. Götzl, tutanakta yer aldığına göre Li.’nin ifadesinde Sch.’nin söz konusu kişiyle konuşup konuşmadığını söyleyemeyeceğini belirtmiştir, der. Sch., pek çok şeyden söz etmiştir; Li. ise söylediklerinin çoğunu dinlememiştir. Lo: “Tam olarak böyle.” Ayrıca Lo., Li.’nin Sch.’nin onunla Wohlleben’e silah temin etme konusunda konuştuğunu hatırlamadığını söylediğini de doğrular; Li. bu dönemde pek çok kutlamaya katılmış, çılgınca eğlenip kafa dağıtmak istemiştir; bu nedenle de kendini genelde konuşmalara verememiştir.

Li.’nin sorgulama esnasında yarattığı izlenime ilişkin Lo., tanığın özellikle ilk sorgulamada neredeyse her şeye hatırlayamıyorum demiş olmasını söyler. Li. ifade verirken çok çekimser kalmış, fakat oldukça gergin olmak ya da kimi soruları yanıtlamaktan kaçınmak gibi göze çarpacak herhangi bir acayiplik sergilememiştir. İkinci sorgulamada ise Li., tam olarak reddeden bir tavırdan ziyade özel hayatında uçarı olduğuna dair açıklamalarda bulunmuştur. Fakat aslında bu noktada da öyle kayda değer bir şey yoktur. Lo., bir soru üzerine tutanağın okunmasının ve imzalanmasının ne kadar sürdüğüne ilişkin bir tahmini olmadığını, yalnızca Li.’nin tutanağa bakmış olduğunu bildiğini söyler. Tutanağa geçirilen şeyler hakkında herhangi bir tartışma oldu mu sorusuna Lo., metnin büyük bir kısmını yüksek sesle okuduğunu böylece gerektiği yerde hemen düzeltebildiklerini söyler. Özel istekler ya da tartışılması gereken şeyler gibi fevkaladelikler olmamıştır.

OSta Weingarten, ikinci sorgulamada Li.’nin neden tekrar gelmesi gerektiğini açıklayan giriş cümleleri nelerdi, diye sorar. Lo., bu konuşamayı Tu. yaptı der, o bir kez daha karardan söz etmiş ve Li.’den bu yönde biraz daha düşünmesini, belki bazı şeyleri hatırlayabileceğini söylemiştir. Lo. Li.’ye Sch.’nin ifadesine ilişkin hatırlatmalarda bulunduklarına dair bir şey anımsamamaktadır. Götzl, kararda bu noktaya denk düşen paragrafları okur: Holger G., NSU üyelerine mermileriyle birlikte ağır bir silah verdiğini itiraf etmiştir. Silahın menşeine ilişkin soru üzerine Wohlleben G.’ye Li.’ye danıştığını, Li.’nin onu Sch.’ye yönlendirdiğini, onun da daha sonra Sch.’nin G. tarafından NSU‚ya teslim edilen silahı Wohlleben’e temin ettiğini açıklamıştır. Lo., bunun Li.’ye gösterildiğini söyler; ayrıca bu bölümü Li.’ye yüksek sesle okuduğunu hatırladığını da sanmaktadır. Müdahil avukat Kuhn’nun hatırlatması üzerine Lo. Li.’nin ifadesinde Sch.’nin ifadesinin yüksek sesle okunduğunu belirttiğini hatırlatır. Lo. Li’ye böyle bir ifade okunmadığını söyler. Sch.’nin sorgulanması eş zamanlı yapılmıştır. Lo., bir soru üzerine Li.’nin tatar yaylarına dair bir şeyler söylediğini hatırlamamaktadığını söyler. Avukat Langer, Lo.’nun az önce bir silahtan konuşulduğunu dile getirdiğini söyler; acaba bu Li.’nin kararda adı geçen silaha istinaden konuşmuş olacağını biçiminde algılanabilir mi diye sorar. Lo., böyle bir şey söyleyemeyeceği yanıtını verir. Langer’in sorusu üzerine Lo., Li.’nin „Paulchen Panther“ adlı CD’yi internetten bildiğini belirttiğini söyler.

Zschäpe’nin savunma avukatı Stahl, ikinci sorgulama ile amaçlanan neydi, diye sorar. Lo., Li.’nin beyanda bulunmasını amaçladıklarını söyler; bu meseleyle ilgili Li.’yi bir kez daha sorgulamak zorunda kalmışlardır. Stahl, Li.’nin zaten bir kez ifade vermiş olduğunu yineler ve sorgulamanın amacını sorar; Weingarten neden Li.’nin bir kez daha sorgulanması gerektiğini söylemiştir. Bunun üzerine Götzl sorular sorar; ancak Stahl sorusunu tekrar eder; müdahil avukat Lunnebach buna itiraz eder. Stahl, Weingarten’dan gelen bir talimat var mıydı, varsa hangi yöndeydi ve Li.’nin neden sorgulanması gerekiyordu diye sorar. Lo., ikinci sorgulamayı yapmasına ilişkin bir vazifesi olduğu, ancak bununla amaçlanan özel, somut bir gidişatın olmadığını söyler. Lo., Tu.’nun tanığı aradığını ve görev yerine gelme ricasında bulunduğunu açıklar. Stahl, başlangıçta tanığa sorular sorulmuş mudur, bilmek ister; çünkü hiçbiri tutanağa geçirilmemiştir. Lo. Tu.’nun tanıktan az ya da çok kendinden söz etmesini istediğini söyler. Stahl, tam da o esnada Li.’nin aklına acele içindeyken Wohlleben’in ona bir silah hakkında sorular sormuş olacağı gelmiştir, der. Lo. bunu doğrular. Stahl: “Bay Lo., rica ederim!”

Wohlleben’in savunma avukatı Klemke, acaba doğru mu anladım, der: Li.’ye ikinci sorgulamada hiçbir soru sorulmamış mıdır? Lo. Tu.’nun sorular sorduğunu, onun da içeriğine uygun olarak konuşulanları tutanağa geçirdiğini fakat zaman zaman kendisinin de bir ya da birkaç soru sorma fırsatının olduğunu, ancak soruların çoğunu Tu.’nun yönelttiğini söyler. Klemke, ilk sorgulamada soruların tamamı kelimesi kelimesine tutanağa geçirilirken, ikinci sorgulamada hiçbir soru bulamayışının ya da dolaylı da olsa bir kez olsun “bu soru üzerine şunu beyan ederim” gibi bir açıklama olmamasının bir nedeni var mıdır, diye sorar. Lo., herhangi bir nedeni yoktur, der. Uner sorulması üzerine sorgulamadaki ortamı açıklar: Weingarten, Sch. hakkındaki verilere ilişkin sadece kısa bir bilgilendirmede bulunmuştur; Sch. ifade vermiş ve kararda yer alan meseleyi öyle ya da böyle teyit etmiştir. Carsten S.’nin savunma avukatlarından Pausch, ilk sorgulamada soruların tutanağa geçirildiğini söyler ve sorular kelimesi kelimesine mi yoksa içeriğine uygun olarak mı yazılmıştır, diye sorar. Lo., içeriğine uygun olarak yanıtını verir. S.’nin diğer avukatı Hösl, Li.’nin bakıp sanıkları tanıdığını iddia ettiği vesikalık fotoğrafları sorar. Lo., tanığın fotoğraflarda Wohlleben ve Zschäpe’yi tanıdığını söyler. Wohlleben’in savunma avukatı Schneider’in sorusu üzerine Lo., hatırladığı kadarıyla OSta Weingarten ile koridorda konuştuklarını söyler. Kısa bir konuşma geçmiştir aralarında; Weingarten somut bir biçimde neler sorulacağını önceden belirlememiştir. Sch.’nin sorgusuna dair tutanağın kimi bölümlerinin fotokopileri sunulmadığı gibi dijital olarak da iletilmemiştir. Avukat Stahl, ikinci sorgulamada nasıl olur da Li‘.’nin Wohlleben’in ona silah sorduğu bilgisini reddetmediğini sorar. Lo., böyle bir soruyu hatırlamadığını, sorgulamanın başlangıç kısmını Tu.’nun üstlendiğini söyler. Stahl, bu sorgulamada Sch.’nin silah temin ettiği meselesi, Li.’nin ifadesiyle teyit edilmeye mi çalışılmaktadır, diye açık açık soruyorum, der. Avukat Lunnebach, sorunun telkin edici bir üslubu olduğu gerekçesiyle müdahale eder. Lo.: “Sorgulamanın amacı, meseleyi açıklığa kavuşturmaktı.” Stahl sorusunu yinelediğinde Federal savcı Diemer, soruya itiraz eder. Götzl, tanığın soruya yanıt vermesini ister ve Lo., bu ifadeyi teyit etmek gibi bir amaçlarının olmadığını açıklar. Stahl, silah edinilmesi meselesinde Wohlleben ile olan temas konusunda iki yanıt arasında belirli bir çelişki olduğunu söyler. Yanıtlar tutanağa ne de olsa kelimesi kelimesine geçirilmemiştir. Tutanağın bir yerinde Li.’nin böylesi bir konuşmayı “tam olarak hatırlamadığı” yer almış; bir başka yerinde ise üçlünün nerede ikamet ettiğine ilişkin Li.’nin, Wohlleben’in dükkana gelmiş olabileceğini “hatırlayamadığı”nı dile getirdiği yer almıştır. Stahl, Li.’nin bu ikinci ifadesinde “somut” olarak kendini dile getirmemesinin belirli nedenleri var mıdır, diye sorar. Lo., buna ilişkin nedenler var mıydı, hatırlamıyorum, der. Zschäpe’nin savunma avukatı Sturm, sorgulamanın nasıl cereyan ettiğini sorar; acaba Li. neşeli, konuşkan mıdır, yoksa değil midir? Götzl, bunu daha önce sorduğunu söyler ve tanığa bunun dışında Li.’nin davranışı hakkında söylenecek başka şeyler var mıdır, diye sorar. Lo., Li.’nin sevinçten uçar bir hali yoktu, der; ama dış dünyaya kapalı ya da negatif bir tavrı da yoktu. Sturm, Li. kendiliğinden uzun uzun ifadelerde bulunmuş mudur, diye sorar. Bazı bölümlerde evet, yanıtını verir Lo.; ancak hangi bölümlerde olduğunu artık söyleyemeyecektir. Götzl, OSta Weingarten, Sch.’nin ifadesi dahilinde bir Hırvata ya da Sırpa dair bilgi vermiş midir, diye sorar. Hayır, der Lo. Böyle bir şey hatırlamamaktadır. Sorgulama saat 11:05’de sonlanır.

Ara verildikten sonra saat 11:31’de tanık KHK Tu. ile sorgulamaya devam edilir. Arama yapıldığında der Tu., Li.’ye karar gösterilmiştir ve Li., Tu.’nun ve Lo.’nun yanında kararı baştan sona okumuştur. Aramayı yapmışlardır ve Li.’ye onu görev yerinde sorgulamak istediklerini bildirmişlerdir. Li., tamam demiştir ve kendi arabasıyla görev yerine gelmiştir. Sorgulamanın içeriğini, kararda yer aldığı gibi aramanın neden yapıldığı oluşturmuştur. Kararda, Wohlleben’in Carsten Sch. ile bağlantılı olarak „Madley“ üzerinden bir silah temin ettiği yazılıdır. Holger G., ifadesinde bunu beyan etmiştir. Li. sorgulamasında G.’yi hiç tanımadığını, Wohlleben’i sadece simaen tanıdığını ve Sch.’nin silahlarla bir bağlantısının olduğunu bilmediğini söylemiştir. Sonra bir kez daha arama yapılan yere gitmişler, ardından tekrar görev yerine geri dönmüşlerdir; bu esnada da Sch.’nın sorgulaması yapılmıştır. Daha sonra ise savcı Weingarten gelmiş ve Li.’nin bir kez daha sorgulanması gerektiğini söylemiştir. Sch. ifadesinde Wohlleben’in Li. ile konuştuğunu belirtmiştir. Bunun üzerine Li.’yi aramış, yeni bir şeyler geliştiğini söyleyip Li.’nin tekrar gelmesini istemiştir. Li. buna rıza göstermiş; bir kez daha ifade vermek istemiştir. Görev yerindeyken Li.’ye kendi insiyatifiyle konuşmasının onun yararına olacağını açıklamış ve kararı bir kez daha göstermiştir. Tu., ona sorular sormasından ziyade kendisinin bir şeyler söylemesinin daha iyi olacağını söylemiştir. Bunun üzerine Li., dükkânının camiadakilerin geldiği bir dükkân olduğunu ve Wohlleben’in de pek çok kez dükkânda bulunduğunu anlatmaya başlamıştır. O acele içindeyken Wohlleben’in ona sorular sormuş olabileceğini, ancak tam olarak hatırlayamadığını söylemiştir. Li. daha sonra Sch.’nin onunla silah temin edebilecek bir Hırvat ya da Sırp hakkında konuştuğuna dair bilgi vermiştir. Fakat tam olarak hatırlayamamaktadır. İlk sorgulamada da bundan hiç söz edilmemiştir. Ayrıca Li. sorulmadığı halde silah temin etmesi gibi bir şeyin mümkün olmadığını söylemiştir; bu cümle Li.’nin asıl cümlesi olmuştur.
Sorgulamanın nasıl cereyan ettiği sorulduğunda Tu., soruları kendisinin sorduğunu, Lo.’nun ise bunları tutanağa geçirdiğini ve bu esnada Lo.’nun her paragraftan sonra yazılanları yüksek sesle okuduğunu ve doğru olup olmadığını sorduğunu söyler. İkinci sorgulamada Li. konuyu değiştirerek dükkânın camiaya özgü bir dükkan olduğu konusuna geldiği için Tu. tekrar silahlar konusuna dönmesini istemiştir; fakat somut sorular sormamış; aksine Li.’ye kendiliğinden açıklamalar yapmasını söylemiştir. Li, gergin bir haldedir. Dik oturmamasından hareketle kendi içinde bir çökkünlük yaşadığı fark edilmektedir. Li. konuşmasına uzun aralar vermiş, iyice düşünmüş ve her iki sorgulamada da ateş edercesine seri bir şekilde konuşmamış, aksine dura dura, parça parça konuşmuştur. Götzl’ün Li.’nin ifadesinde, Böhnhardt, Mundlos ve Zschäpe’yi dükkândan tanıdığını ve bunun dışında onlarla diyaloğu olmadığını söylediğini hatırlatması üzerine Tu., eğer tutanakta böyle yazılıysa Li. harfiyen olmasa da anlamca böyle söylemiştir, der. Tu. Li. ile ilk sorgulamada Andreas Sch. hakkında konuşulduğunu doğrular. Wohlleben’e ilişkin ilk sorgulamada onu simaen tanığını söylemiştir; Wohlleben’in dükkânda bulunduğu ise ikinci sorgulamada ortaya çıkmıştır. Li.’ye pek çok kişi sorulmuştur; bunlar arasında Böhnhardt, Mundlos, Zschäpe gibi André E.’nin de olduğunu zannetmektedir; fakat André Kapke’yi de sormuşlar mıdır, tam olarak söyleyemeyecektir. Sabıka resimlerine ilişkin ise Tu., bu işle kendisi mi yoksa Lo. mu meşgul olmuştur, hatırlamıyordur. Li., resimlerden Wohlleben’i tanımıştır; ancak Tu. bunun dışında başka bir şey hatırlamıyordur. Götzl’ün, Li.’nin Wohlleben ve silahlar hakkında sorguya çekilip çekilmediği sorusu üzerine Tu. ilk sorgulamanın konusunu Wohlleben’in Li. ile konuşup konuşmadığının oluşturduğunu söyler. Li. ise böyle bir şeyi hatırlayamadığını söylemiştir. Götzl, Tu.’nun OStA Weingarten’dan aldığı bilgilerin ayrıntılarıyla birlikte onu ilgilendirdiğini söyler. Tu. bu konu üzerinde kendisinin de düşündüğünü söyler. Hatılayabildiği kadarıyla Weingarten, Li.’nin Sch. ile konuştuğunu ve ilk sorgulamanın yeterli olmadığını söylemiştir. Tu. telefonda Li.’ye ayrıntılar hakkında bilgi vermemiştir. Li. oraya geldiğinde kararda yazılı olan, silahın temin edilmesi ile ilgili her şeyi kendiliğinden bir kez daha anlatmasının daha iyi olacağını söylemiştir. Sch.’nin sorgulandığı hakkında tek kelime edilmemiştir. Aynı zamanda Sch.’nin sorgulamasına devam edilmektedir; Sch.’nin ifadesi onların ellerinde yoktur.

Götzl, arama kararına ilişkin ayrıntıları ele alıp almadıklarını, ikinci sorgulamanın başında bu kararın oynadığı rolü sorar. Tu., Li.’ye neyin söz konusu olduğunun açıklandığını söyler; Wohlleben, Li.’ye gitmiş ve ona bir silah sormuştur. G. bunu ifadesinde beyan etmiştir. Li. camianın bir parçası olan dükkânı anlatmaya başlamıştır; silahları soran genelde sağcılar olmuştur. Tu. Li.’ye somut sorular sormamıştır; aksine ona kendiliğinden bir şeyler anlatmasını söylemiştir. Şöyle demiştir: “Hatırlamaya çalışın Bay Li., neler yaşanmıştı?” Bunun üzerine Li. – Tu. bugün gibi hâlâ kulaklarımdadır, der- o acele içindeyken Wohlleben’in onunla konuştuğunu; ancak neler konuşulduğunu tam olarak hatırlayamadığını söylemiştir. Tu. hatırladığı kadarıyla Li.’ye somut sorular sormamıştır; sadece ondan kendi insiyatifiyle anlatmasını rica etmiştir; zaten ortada bir ifade vardır; neler olup bittiğini tekrar somut olarak düşünmesini istemiştir. Götzl, Li.’nin ifadesinde doksanlı yıllarda sağcı camiadan pek çok kişinin silah sorduğunun aklına geldiğini belirttiğini hatırlatır. Birebir olmasa da bu doğrudur, der Tu.. Li. böyle söylemiştir ve Tu. buna ilişkin başka bir soru sormamıştır.

Götzl ifadeyi okur: Wohlleben 1998’den 2003 ya da 2004 yılına değin pek çok kez dükkânda bulunmuştur; fakat bu tarihlerde Li. genelde dükkânda değildir; dükkânı işleten az ya da çok Sch. olmuştur. Li. aşağı yukarı böyle bir beyanda bulunmuştur; çünkü söylediklerini harfiyen yazmamışlardır. Bu bile çok zor olmuştur; çünkü Li. konuşurken uzun aralar vermiştir. Li. acele içindeyken yaptığı konuşmaya ilişkin ifadeyi de kendiliğinden vermiştir; Tu. bu konuda sorular sormadığını söyler. Li.’nin neler anlattığına ilişkin soruya Tu., Li.’nin düşüncelerinin dağınık olduğunu, konuşurken konudan konudan atladığını söyler. Li. tekrar tekrar dükkânın camiaya özgü bir mekan olduğunu anlatmıştır. Sonra tekrar Wohlleben’e değinmiş, Wohlleben’in onunla silahlar konusunda konuştuğunu hatırlayamadığını söylemiştir. Götzl, Li.’nin Wohlleben’i Sch.’ya yönlendirdiğini tam olarak hatırlayamadığıyla ilgili pasajı da okur. Bu onun standart cümlesidir. Orada nasıl yazılıysa Li.’de öyle söylemiştir, der Tu. İfadedeki bir yerin hatırlatılması üzerine Tu., bir Sırp’a ya da Hırvat’a ilişkin hikayeyi Li.’nin kendisinin dile getirdiğini söyler. Tu., bu konuda daha öncesinde bir şey bilmiyordur. „Scorpion“ ve savaş silahları gündeme geldi, der Tu. Li.’nin ifadesine ilişkin yapılan hatırlatmaları Tu. doğrular.

Tu., bir soru üzerine, üçlünün birarada ikamet ettiklerine dair Li., onların Norveç’e ya da İsveç’e gidip kayıplara karıştıklarını söylemiştir, der. Li. bu konuda Wohlleben ile konuşmuştur. Tu. üçlünün Norveç’te „NS88″‚de olduklarına dair dedikoduya ilişkin hatırlatmayı ve Wohlleben’in Li.’ye bir yanıt borcu olduğunu doğrular. Götzl, ikinci sorgulamada onun tarafından ya da Lo. tarafından bir kez daha silah meselesine ve Wohlleben’e gelinmiş midir, diye sorar. Tu., Li.’nin Wohlleben ona bir silah sormuş mudur diye hatırlamadığını; ancak pek çok kişinin satılması yasak olan şeyleri sorduğunu hatırladığını söylediğini doğrular. Burada CD’ler ve armalar söz konusudur. Li.’nin Sch.’nin onunla Wohlleben için silah temin edilmesi konusunda konuştuğunu hatırlamadığına dair alıntıyı da doğrular Tu. Avukat Stahl, acaba az önce ara verildiğinde Tu., KOK Lo. ile kısa bir süreliğine de olsa konuşmuş mudur, diye sorar. Tu: “Hayır, neden?” Stahl’ın sorusu üzerine Tu., ikinci sorgulamada somut sorular sormadığını söyler. Stahl: “Ya somut olmayan sorular?” Tu., Li.’ye Wohlleben konusunda kararda yazılı bulunan şey ne ise onu hatırlamaya çalışmasını söyledim, yanıtını verir. Stahl, ikinci sorgulamaya ait tutanağın son paragrafında Li.’nin sorgulamayı yürüten memurların sorularını anlamakta güçlük çekmediğinin yazılı olduğunu söyler. Tu. bunun bir form kâğıdı olduğunu söyler. Stahl itiraz eder; burada bir form kâğıdı değil, serbestçe yazılmış bir metin söz konusudur der. Tu. bu nasıl istenirse öyle anlaşılabilir, der. Stahl: “Evet, tam da böyle.” Stahl, başlangıçta Götzl’ün sorusu üzerine Tu.’nun Li.’ye kendi çıkarı için anlatması gerektiğini söylediğini söyler. Stahl, Tu.’ya burada “kendi çıkarı” ile neyi kastettiğini sorar. Tu. Li.’ye ilk sorgulamada çok bir şey anlatmadığını, şimdi ise söylediklerini daha somut bir biçimde tekrarlamasının onun yararına olacağını söylemiştir. Tu. bir soru üzerine Li.’nin bilerek bazı şeyleri gizlediğine dair bir izlenime kapıldığını söyleyemeyeceği yanıtını verir.

Stahl, Li.’nin neden davalı olarak sorgulanmadığını sorar. Kararda “tanık” olarak yer almaktaydı ve davalı olarak sorgulanmasına dair herhangi bir ipucu yoktu, der Tu. Stahl, Li.’yi bizzat soruşturma davasının bir nesnesi yapmaya sevk edecek, sorgulamanın nesnesi kılacak yaklaşımlar geliştirilmiş midir, diye sorar. Böyle bir şey söyleyemem, der Tu.; Li.’ye kurallara uygun olarak hakları hakkında açıklamalar yapılmıştır. Stahl’ın sorusu üzerine Tu., Li.’nin ifade verirken uzun uzadıya düşündüğü, bunu da kendisinin ağır aksak bir ifade verme biçimi olarak yorumladığını söyler, Tu. Stahl, mahkeme başkanının yer verdiği konuların Li.’nin ifade verdiği sırlamada olup olmadığını sorar. Tu., tam olarak hatırlamadığını, orada öyle yazılıysa bunun öyle olduğundan hareket edebileceğini söyler. Bir soru üzerine Tu. ikinci sorgulama ile kabul ettirmek istedikleri bir amacın olmadığını söyler. Sadece Li.’yi bir kez daha sorgulamak durumunda kalmışlardır. Stahl, Tu.’nun Li.’nin söylediklerinin doğruluğundan şüphelenip şüphelenmediğini ve neden bir kez daha Li.’yi sorgulamak zorunda kaldıklarını sorar. Çünkü der Tu., Weingarten bize, Sch.’nin ifadesinde Li.’nin onunla konuştuğunu belirttiğini söyledi. Ve Li. ilk sorgulamada bundan söz etmemiştir. Tu., ilk sorgulamada bu bilgileri değerlendirememiştir; çünkü bu bilgiler ona yazılı olarak sunulmamış, sadece söylenmiştir. Sorgulamaya devam edilmiştir; Sch.’nin söylediklerini geri alması da mümkündür. Ona sadece bunu daha sonraki bir sorgulamada yapabileceği eleştirisi getirilebilir.
Avukat Klemke, Tu.’nun Li.’nin Wohlleben ve silahlar konusunda neler olup bittiğini düşünmesi gerektiğini tam olarak ne zaman söylediğini sorar. Tu., sorgulamanın başında, der. Li.’nin tekrar gelmesinin nedeni budur çünkü. Avukat Pausch, Tu.’ya işi gereği Li. hakkında ön bir bilgiye sahip olup olmadığını sorar. Tu. Li.’yi başka davalardan ötürü tanıdığını söyler. Ancak ne kadar zamandır tanıdığını tam olarak söyleyemeyecektir. Bir süre önce „Thor Steinar“ marka (camiaya özgü bir markadır) giysiler söz konusu olmuş, bu nedenle arama yapılmıştır. Ayrıca Li. bir keresinde dükkânına saldırılar olduğu için mağdur duruma düşmüştür. Ancak Li.’nin kimleri tanıdığına ilişkin bir bilgisi yoktur. Pausch, Tu.’nun Li.’nin ifadesinin doğruluğunu dosyalar, belgeler yardımıyla ölçebileceği ve itamda bulunabileceği bilgilere sahip olup olmadığını sorar. O zaman sadece arama kararından haberim vardı, yanıtını verir Tu. Avukat Hösl, Tu.’nun az önce „Carsten Sch.“den söz ettiğini söyler. İsimlerin yarattığı karışıklıktan sonra Tu., Andreas Sch.’yi mi kastetmek istemiştir sorusuna, evet der.

Sonra avukat Stahl, bir soru daha sorar. Bu soru üzerine Tu., Li.’nin sorgulamanın başında ne söylediğini, neyin mevzu bahis olduğunu tam olarak hatırlayamadığını söyler. Tu. bir soru üzerine Li.’yi karar hakkında kendisinin bilgilendirdiğini söyler. Tu., kararın Li.’de arama yapılırken Li.’ye uzatıldığını, Li.’nin de kararı rahat rahat baştan sona okuduğunu hatırlamaktadır. Stahl’ın bir sorusu üzerine Tu. aramada kaç memurun görevli olduğunu tam olarak bilmediğini söyler. Altı ya da sekizden fazla kişi olduğunu söyleyebileceğini ancak on on iki kişi olduklarını kesin bir dille söyleyemeyeceğini belirtir. Stahl sorar: “Aramanın yapıldığı gün, siz ne yaptınız ve mülküne vardığınızda Bay Li.’nin tavrı neydi?” Hatırladığım kadarıyla der Tu., vardığımızda Li. orada yoktu. Li. daha sonra gelmiştir ve Lo. ona arama kararını vermiştir; Tu.’nun edindiği izlenime göre Li. kararı baştan sona okumuştur. Sorulması üzerine Tu. arama kararı her koşulda en az iki sayfa uzunluğundaydı; belki de daha uzundu, yanıtını verir. Stahl, Tu.’nun Li.’nin kararın içeriğinin tamamı hakkında bilgi edinip edinmediğine dair bir fikir sahibi midir, diye sorar. Tu. sorgulamaya geçmeden önce kararın neyin mevzu bahis olduğunu içeren ana kısımlarını bir kez daha okuduğunu söyler. Kararı ilk sayfasından son sayfasına değin okuyup okumadığını ise tam olarak söyleyemeyecektir. Fakat G.’nin ifade verdiğine, kesin bir biçimde ateşli silahların söz konusu olduğuna, G.’nin Wohlleben’den, Wohlleben’in Li. ile konuştuğu ve Li.’nin onu Sch.’ye yönlendirildiğini öğrendiğine dair kısımları yüksek sesle okumuştur. Tekrar sorulması üzerine Tu., Li.’nin okunanları anladığı izlenimine sahip olduğunu söyler. Avukat Schneider’in sorusu üzerine Tu., sorgulama bilgisayara aktarılırken bir etkisi olduğuna dair bir şey hatırlamadığını söyler.
Duurşmaya öğle arasından sonra saat 13:52’de eskiden Thrüngen’deki LKA‚da, bugün ise BKA‚da çalışan tanık Vo. ile devam edilir. Vo buradaki randevuyu duyduğunda o zaman uygulanan tedbirin gözünde hayal meyal canlandığını söyler. Götzl, Vo.’nun raporunun 2 Şubat 1998 tarihli olduğunu söyler; arama ise 26 Ocak 1998 tarihinde yapılmıştır. Vo., bu bilgiyi doğrular. On altı yıl önce cereyan etmiş bir şeydir bu der, Vo., bu nedenle Thrüngen’deki LKA‚da dosyaya yeniden bakmıştır. Oradaki garaj tesisinin tamamına ilişkin planlanmış tedbirlerdi, der; öncelikle Zschäpe’yi hedef alan tedbirler değildi. İlk kez arama esnasında Zschäpe’nin oradaki garajlardan birini kiraladığı ortaya çıkmıştır. Orada da patlayıcı maddeler ve bir adet taklit bomba ve ona ait parçalar bulunmuştur. O ve LKA’nın diğer memurları Zschäpe’nin dairesinde arama yapmak üzere emir almışlardır. Tehlike baş göstermiş bu nedenle de StA Gera talimat vermiştir; oraya gittiklerinde onları orada neyin beklediğini bilmemektedirler. Dosyayı okuduktan sonra zili çalıp kapıya vurdukları halde yanıt gelmediğini öğrenmiştir. Sonra bağımsız olarak tanıklık yapacak bir kadın bulmuşlar, çilingir çağırmışlardır. Saat 15’e doğru evin önünde buluşmuşlar; yaklaşık olarak saat 15:30’da da daireye girmişlerdir.

Daire küçük bir dairedir; oda, mutfak ve banyodan oluşmaktadır. Mekanı bölüşmüşlerdir. Tespit edilen objeleri üçlü koltuğun arkasındaki duvarın önüne yerleştirmişlerdir. Bir revolver, CO2 ile çalışan 4.5 mm çapında mermi ve yine CO2 ile çalışan üzerine nişan dürbünü takılmış bir havalı bir silah. Ayrıca Shuriken (Ninja Yıldızı), avcı bıçağı ya da bir tür pala ve bir adet topuz tespit edilmiştir. Bunların dışında da bir Kaginawa silahı bulunmuştur. Raflarda ise bir yığın yazı bulunmuştur. Bunlar tek tek ele alınmamışsa da önem teşkil etmişlerdir. Kilerde ise bir paket izolasyon cam yünü bulunmuştur. Bunun ve duvarın önüne konan objelerin fotoğrafları çekilmiştir. Ayrıca gözle görülür biçimde faşist sembollerle donatılmış „Pogromoly“ adlı bir oyun bulunmuştur. Oyun, oturma odasındaki üçlü koltuğun altında bulunmuştur. Oturma odasında ya da duvardaki dolapta, tam olarak söyleyemeyecektir, oyun kartları da mevcuttur. İzolasyon cam yününü önce almamışlardır. Daha sonra görev yerindeyken, bomba tehlikesinde izolasyon cam yününün kullanıldığını öğrenmeleriyle birlikte önem arz edebileceği düşünülmüştür. Bu nedenle de birkaç gün sonra izolasyon cam yününe el koymuşlar ve LKA‚ya getirmişlerdir. Kapının kilit silindiri değiştirilmiş ve anahtarın KPI Jena’dan alınabileceğine dair bir not düşülmüştür. Bir soru üzerine Vo., daha sonra anahtarın alınıp alınmadığına dair bir bilgisinin olmadığını söyler. İzolasyon cam yününün biçimini tam olarak hatırlamamaktadır; ancak hâlâ pakete sarılıdır. Götzl, el konulanlar listesinde bir de “küçük bir sapan”ın olduğunu söyler. Bu doğrudur, der Vo. duvarda beş okuyla birlikte bir adet tatar yayı bulmuşlardır. Tu. bir soru üzerine TLKA‚dan bir kadın memurun duvardaki objelerin ve izolasyon cam yününün fotoğrafını çektiğini söyler.

Sonra Polaroid ile çekilmiş resimlerin olduğu bir dosya incelenir. Önce dairenin kapısı görülür. Bir soru üzerine Vo., kapının üzerinde bir isim var mıydı, hatırlayamadığını söyler. Dairenin Zschäpe’nin dairesi olduğuna dair bilgi edinmişlerdir. Oturma odasına tepeden bakışta sağda, tümüyle fotoğrafta görülmese de, tespit edilen silahlar bulunmaktadır; solda ise bir resim vardır. Hatırladığı kadarıyla resimde bir svastika vardır ve bir tane de İmparatorluk Savaş Bayrağı vardır. Objelerin fotoğraflarından sonra Vo.’nun hazırladığı tam olarak ölçüleri tutmasa da dairenin taslağına geçilir; taslakta objelerin konumu da belirtilmiştir. Götzl, Vo.’ya oyuna bakıp bakmadığını sorar. Vo., oyundaki sembollerin göze çarptığını söyler; gerçekten de tuhaf semboller olduğu barizdir. Oyunun temel ilkeleri Monopoly’deki gibi inşaa edilmiştir; fakat içeriği bütünüyle farklıdır. Vo. oyunu el konulan objelerden sorumlu birime vermiştir; oyunun değerlendirilmesiyle görevlendirilmemiştir. Bir soru üzerine sadece oyunun üzerinde SS-Run harflerinin olduğunu söyleyebilirim, der. Sonra Götzl palayı sorar. Bayağı uzun bir palaydı der. Bir de kılıfıyla birlikte bir avcı bıçağı da vardı; bıçağın ağzı öne doğru sivriliyordu.

Avukat Lunnebach, „Pogromly“ dosyasına ilişkin fotoğraflar olduğunu, bu fotoğraflar burada takdim edilebilir mi diye sorar. Saat 14:37’ye değin ara verilir. Sonra „SS-“ ve „SA-Kartları“na ve kent kartlarına ilişkin resimler sunulur. Vo. burada not düşülen beyanların kendisine bir şey ifade etmediğini söyler. Sadece burada dairede el koyulan kartların söz konusu olduğu tahmininde bulunabileceğini söyler. StA Gera tarafından Ceza Hukukunun 130. paragrafı gereği dava açıldığını bilmektedir. Aramaya ilişkin raporunda faşist sembolleri olan ve içerik olarak Nasyonal Sosyalist dünya görüşünü barındıran bir oyun bulunduğuna dair not düştüğünü söyler. Görünüşüne ilişkin ise Monopoly adlı oyuna çok benzediğini söyleyebilir. Götzl, resimlere bir kez daha bakılabileceğini söyler, burada söz konusu olanın vaktiyle tespit edilmiş oyun olmadığını açıkça söylüyorum der; belki bu oyun hatırlamaya yardımcı olur. Avukat Sturm, burada aynı oyunun hatırlanması istendiği gerekçesiyle itiraz eder. Götzl, oyunun aynı oyun olmadığını açıkça ifade ettiğini söyler. Sonra „Pogromly“ oyun tahtasına ilişkin fotoğraflar gösterilir. Vo. dairede el koyulan oyunla benzer özellikler gösterdiğini söyleyebilirim, der; özellikle de SS-Run harflerindeki benzerlik apaçıktır. Avukat Lunnebach, oyunun fotoğrafı Vo. oradayken mi çekilmiştir, diye sorar. Vo., böyle bir şey hatırlamadığını söyler.

Avukat Scharmer’in sorusu üzerine Vo. buradaki sorgulamadan önce TLKA‚ya başvurduğunu, bu konuyla ilgili komisyonu arayıp bulduğunu ve dosyaları okuduğunu söyler. TLKA‚da o zamanlar aramaya katılmış olan ve dairede bulunan sadece bir meslektaşına rastladığını söyler. Ancak o kişi de herhangi bir şey hatırlamadığını söylemiştir. Bunun dışında resmi olmayan bir konuşma sayesinde 26 Ocak 1998 tarihindeki durumlar ve arama yapılmasının gereklilikleri hakkında bilgi almıştır. Vo. vaktiyle sırf bu nedenle görevlendirilmiştir. Avukat Reinecke’nin sorusu üzerine Vo., Bay Dr. diye birinin, oyun yüzünden yürütülen başka bir davanın bölüm şefi olabileceğini, söz konusu kişinin ismini TLKA‚dan almış olduğunu, fakat bu meselenin bizzat kendi sorumluluğu dahilinde olmadığını söyler.

Avukat Heer, dairede arama yapılmadan önce savcılıkla diyalog içine girilmiş midir, diye sorar. Vo. garajda bulunan objeler yüzünden suç oluştuğuna dair ivedi bir biçimde hareket etmeyi gerektiren bir şüphenin meydana geldiğini, bu nedenle de arama emrinin verildiğini söyler. Garaj 5’teki aramanın ne zaman sonlandığından tam olarak haberi olmadığını, ancak kendisine görev verildiğinde daireye gittiğini söyler. Heer’in aramanın saat 08:15’ten saat 13’e değin sürdüğünü hatırlatması üzerine Vo. şöyle söyler: Evet, evde saat 15’ten 16:30’a değin alınan tedbirler, daha önceki tedbirlerin devamıdır, bu nedenle de öğleden sonraya kalmıştır. Bir soru üzerine Vo., sözü edilen patlayıcı maddenin ve sahte bomba ile parçalarının ne zaman bulunduğunu bilmediğini söyler. O, TLKA‚dadır ve talimatı mutlaka şefi L.’den almış olmalıdır. Birkaç gün sonra evde bulunan izolasyon cam yününün önemli olduğunu öğrenmiştir. Bunu öğrendiği tarih 11 Şubat olsa gerektir; en az bir hafta geçmiş olmalıdır. Bu objenin fotoğrafının çekildiğini ve izolasyon cam yününün muhtemelen bomba tehlikesi ya da sahte bomba bağlamında kullanıldığını bilmektedir. Soruşturmayı yürüten Dr.’dur; fakat Dr.’un bu tedbire ilişkin nedenli sorumlu olduğu onun bilgisi dahilinde değildir. Avukat Strum’un sorusu üzerine objelere tek tek nasıl el konulduğunu açıklar; objeler yerlerinden alınmış, kaydedilmiş, LKA‚ya getirilmiş ve ertesi gün bizzat onun tarafından LKA‚daki el koyulan objeler bölümüne teslim edilmiştir. Bu objeler nasıl paketlenmiş ve nasıl bir işleme tabi tutulmuştur, hatırlayamamaktadır. Raftaki yazılara el konulduğunu bilmekte, ancak yazıların içeriğinin ne olduğunu artık bilmemektedir; fakat analiz etmeye değecek objeler olduğu barizdir. Bunlar bir başlık altında toplanmıştır; fakat objelerin tek tek analiz edilip edilmediği bilinmemektedir. Ayrıca burada basılı şeyler, çizimler ya da el yazısıyla tutulmuş notlar mı söz konusudur, bilmemektedir. Şu saatten sonra ise bunları önemli addetmeye sevk eden şeyler nelerdir, söyleyemeyecektir.

Sturm’un 26 Ocak tarihi ile izolasyon maddesine sonradan el konulan tarih arasında Vo. herhangi bir biçimde dava ile ya da tedbirler ile ilgili görevlendirilmiş midir sorusu üzerine Vo., hatırladığım kadarıyla hayır der. Bir soru üzerine Vo. arama raporunu orada edinilen izlenimler ve muhtemel kayıtlar yardımıyla hazırladım, der. Eğer 2 Şubat tarihi atılmışsa, bu raporun o gün son halini aldığını göstermektedir. Avukat Schneider’in sorusu üzerine Vo., ikinci aramanın tehlike baş gösterdiği gerekçesiyle yürütüldüğünü doğrular. Davalının nerede bulunduğuna dair bilgileri olmamıştır ve üçüncü bir kişinin muhtemel bir etkisi söz konusudur. Bir soru üzerine kayıtta yer alan tarihin izolasyon cam yününe el konulma tarihi olabileceğini söyler Vo. Avukat Klemke, Dr.’un talimatı vermesi ile izolasyon cam yününe el konulması arasında ne kadar zaman geçtiğini sorar. Bir günden fazla olmaması gerekir, der Vo. Ancak soruşturmayı yürüten hakime ulaşılmaya çalışılmış mıdır, buna dair bir şey söyleyemeyecektir. Tehlike baş gösterdiğine dair dosyaya bir not düştüğünü hatırlamaktadır. Ne olursa olsun gecikmeden yapmıştır bunu. Avukat Hösl’ün, Vo. balkon korkuluğunda göze çarpan bir şey görmüş müdür sorusuna, tanık hayır yanıtını verir. Dairenin içinde kimi belgeler de aranmış mıdır sorusuna ise pek tabii ki en azından belge var mıdır diye bakılması gerekir, yanıtını verir. Fakat herhangi bir belge ya da kimlik gördüğüne dair bir şey hatırlamamaktadır.

Avukat Heer, TLKA’nın 30 Ocak 1998 tarihli bir dosya kaydı olduğu ve buna göre StA’nın aramaya ilişkin tutanakları 29 Ocak 1998 tarihinde teslim ettiğini hatırlatır. Bu konuda herhangi bir açıklama yapamayacağını söyler Vo. Heer, StA tarafından bu tedbirin hakimce onaylanmasına ilişkin dilekçe verilmiş midir, diye sorar. Bunu kısa bir süre önce dosyayı okuyunca öğrenmiştir. StA, herhangi bir zaruri çelişki olmadığından dolayı hakim tarafından onaya gerek görmemiş, bu talebi reddetmiştir. Heer, Dr.’un 9 Şubat 1998 tarihli bir dosya kaydı olduğunu, el konulan belgelerin değerlendirmesinin TLKA‚ya teslim edildğini hatırlatır. Bundan haberim yok, der Vo. Götzl, kayıtlarda izolasyon cam yününe el konulduğu zaman yapılan aramanın 11 Şubat’ta saat dokuzda başladığını ve dokuz buçuğa denli sürdüğünün yazılı olduğunu söyler. Vo. bu bilgiyi doğrular. Avukat Pausch’un bu dairede bir kez daha arama yapıldığına dair meslektaşlarından bir şeyler duymuş mudur, sorusuna Vo. hayır yanıtını verir. Hırsız girdiğine dair bir şeyler duymuştur. Pausch arama yapılırken bu önemlidir, bu önemli değildir demek için asıl kriterin ne olduğunu sorar. Önce kamu huzurunu bozma ihtimali olan objeler aranır. Orada yapılan değerlendirmeye göre silahlar kamu huzurunu tehdit etmeye müsaittir. Pausch, Vo. balkona hiç göz atmış mıdır, diye sorar. Vo. kendisinin ya da bir başka memurun balkonda bulunup bulunmadığına dair bir şey söyleyemem, der. Avukat Klemke, ikinci sorgulamaya ilişkin kayıtta resimlerin değerlendirilmesi ele alınmıştır, der ve bu değerlendirmenin ne zaman yapıldığını sorar. Buna ilişkin tam olarak bir şey söyleyemeyecektir; bu kayıt soruşturmayı yürütenlerin elindedir. İzolasyon cam yününün tespit ediliş tarihinin çekilen resimlerde yer almayışının bir nedeni var mıdır sorusuna Vo. hayır, der. Klemke, ilk arama emrini veren savcının, aranılacak objelere ilişkin talimatları olmuş mudur, diye sorar. Vo: “Bildiğim kadarıyla hayır.”

Daha önce bulunmuş kimyasal maddelerden hareketle önem arz edebilecek objeler aranılmıştır. Klemke: “O halde kendi kendinize uydurdunuz?” Götzl, müdahale eder ve bu sorunun uygun bir soru olmadığını söyler. Avukat Sturm, Vo.’ya arama yapılırken genel anlamda korkutma amaçlı bir tedbir mi yoksa cezai yaptırımı temel alan bir tedbir mi söz konusuydu, diye sorar. Vo. cezai yaptırımı temel alan bir tedbir söz konusuydu, der.
Bir ara verilir; saat 15:44’de devam edilir. Avukat Pausch, dairede bir tane daha siyah-beyaz-kırmızı bayrak bulunmuş mudur, bilmek ister. Hatırladığım kadarıyla hayır, der Vo. Avukat Sturm’un sorusu üzerine Vo. giysi dolabı ve banyo da aranmış olmalıdır, der. Sturm, pek çok kişinin düzenli bir şekilde orada kaldığı ya da o dairede ikamet ettiği saptanabilmiş midir, diye sorar. Hayır, der Vo. Zschäpe’nin orada ne denli yalnız yaşadığına ya da dairenin pek çok kişiyle paylaşıldığına dair ipuçları olup olmadığına ilişkin detayları hayırlayamamaktadır. Fakat dairede “temel bir düzen” hakimdir.

Sorgulamanın ardından avukat Heer, tanık Vo.’nun ifadesinin kullanılmasına itiraz eder. Zschäpe’nin dairesinde yapılan arama, StA Gera tarafından tehlike baş gösterdiği gerekçesiyle hakim kararı olmaksızın gerçekleşmiştir. Fakat hakim kararı çok zaman harcamaya gerek kalmadan ve delillerin kaybolması tehlikesi olmadan da alınabilirdi, der Heer. Kararın alınması nesnel açıdan bakıldığında sebepsiz bir şekilde gerçekleşmemiştir. Savcılığın arama emri şüphe oluşturan diğer tüm objeleri içermiştir; ancak yeterli değildir. Bu durum delillerin kullanılması için kapsamlı bir yasak gerektirir. Avukat Klemke de bu teklife katılır ve bu teklif ile 11 Şubat 1998’de yapılan ikinci aramayı da kapsar.

Götzl, Max-Florian’ın susma hakkının devamı sorusuna ilişkin görüşler var mıdır, diye sorar. Avukat Heer, Zschäpe’nin savunma makamının GBA’nın fikrini paylaştığını ve bunun burada açıklığa kavuşturulmasını gerekli bulduğunu söyler. Bunun üzerine Götzl, sanık Carsten S.’ye Schomerusstraße 5 numaralı daire hakkında ilave edeceği başka bir şey olup olmadığını sorar. S. hayır, der. Götzl’ün sorusu üzerine S. merdivenleri kullandığını söyler, ona tarif edilen yolu izlemiştir. Kapıdan içeri girdiğinde binanın tamamı sarsılmıştır. Sadece en az iki üç ya da en fazla dört dosya aldığını bilmektedir. Dosyaların nerede olduğunu da artık bilemiyordur; yalnızca banyo ve mutfakta olmayacağını söyleyebilir. Müdahil avukatlar, dosyalarda aşırı sağcı şeyler olabileceğini zaten sormuşlardır; ancak bu mümkün değildir; öyle olsaydı tanık Vo. bu dosyaları çoktan götürmüş olurdu. Bir soru üzerine banyoda olamayacağını söyler; ama dosyaları tam olarak yazı masasının üzerinden mi almıştır ya da bir dolabı mı açmıştır, bilememektedir.
Götzl, kendisi için, mahkemeler, kurumlar arası yardımlaşmanın usulü bağlamında Charlotte E.’nin sorgulamasının mevzu bahis olduğunu söyler. Senatonun fikrine göre videoya kaydedilen bir sorgulama yapılmayacaktır; böylece Zwickau’daki sorgulama dikkate alınacaktır. Götzl, avukat Reinecke’nin müdahil avukatlar arasında bir temsilci konusunda anlaşabileceklerine dair konuşmalar yapıldığını söylediğini belirtir. Reinecke delilden bağımsız bir dava için öncelikle tanığın delil olmaya uygunluğunun gözden geçirilmesi gerektiğini söyler. Orada bulunmaya yönelik bir hak söz konusu değildir. Onun için sadece bir meslektaşının olması yeterlidir. Üstelik Zwickau, Bern kadar çekici bir yer değildir. Sonra Götzl, avukat Scharmer’in doğrultusunda şunu söyler: Scharmer’in avukat Jauch’un danışman olarak atanmasına ilişkin dilekçesinden hareketle (70. duruşma gününe ait tutanağa bakınız) Jürgen Lä. Jauch’u danışman olarak istiyor mu sorusu gündeme gelmektedir; Scharmer, bunu kanıtların değerlendirilmesine ilişkin dilekçe ile ilişkilendirdiğini söyler. Jauch’un kendisi burada tanık olarak dikkate alınabilir; pek çok sanığın avukatlığını üstlenmiştir ve yasalara göre engelleyici sebepler olup olmadığı sorusu gündeme gelmektedir. Bu Tino Brandt ve sonra Lä. için de geçerlidir. Avukat Schneider, Jauch’un hangi sanıkların avukatlığını üstlendiğini bilmediğini söyler. Scharmer, kanıtların değerlendirilmesine ilişkin dilekçe incelendiğinde bu bilgiye ulaşılmaktadır, yanıtını verir.

Müdahil avukat Daimagüler, tanık Sindy Po.’nun 3 Şubat 2014 tarihli ifadesine dair açıklamayı yüksek sesle okur. Tanık, Zschäpe’nin Polenzstraße 2 numarada normal bir hayat sürdüğü görüntüsü yaratmaya çalıştığını doğrular. Po. sanık hakkında olumlu bir resim çizmeye çalışmıştır. Zschäpe ve Po.’nun içinde hareket ettiği dünyada her şey “normal”dir; bu sözcüğü sürekli ama sürekli kullanmıştır. Kocasının siyasi görüşüne ilişkin soruya şu yanıtı vermiştir: “Evet, son derece normal işte, diğer insanların görüşleri nasılsa öyle.” Po.’nun ve kocasının Facebook sayfalarına bir göz atmak, bu “normalliği” sorgulamak için kâfidir. Özellikle de komik bir figür olan „Paulchen Panther“ için „I love you“ ifadesini kullanmak çok kötücüldür; bu figür NSU-Video’larında suistimal edilmiştir. Bu figürün Nazi çevrelerinde NSU‚yu desteklemek adına bir şifre olarak kullanıldığı barizdir. Münihte’ki bir yürüyüşte alkışlar eşliğinde „Paulchen Panther“in melodisi çalınmıştır. Facebook sayfalarında Türklerin genel olarak “Ali” adıyla tanımlandığı, özellikle de farklı pek çok verinin NSU’nun cinayetleri “Ali 1” den “Ali 9”a değin biçiminde ayrı ayrı başlıklar altında Frühlingsstraße’deki hard diske kaydedildiği göze çarpmaktadır. Po. çifti Facebook sayfalarında ırkçı görüşlerine yer vermektedir ve bir soru üzerine Sindy Po. sayfaların içeriğinden haberdar olduğunu söyler. Daimagüler sorar: “Po. özellikle arkadaşı Zschäpe’nin yanında mı sessiz kalmış olacak?” Po. ve Zschäpe’nin “normal” dedikleri bir ideolojik harmoni içinde hareket ettikleri varsayılabilir. Po. sanıkla ilişkisi anlamındaki ayrıntıları açığa çıkarmaktan kaçınmak istemiştir, bu nedenle de sürekli “normallikten” söz etmiştir. Po. yalan söylemiştir, daha önce bilmiyorum dediği şeyleri birkaç dakikalık aralarla hatırlar olmuştur. Tanığın, sanığa zarar verecek bir şey söylememek için mümkün mertebe az şey söyleme niyetinde olduğu apaçıktır. Böylesine bir ifade verme biçimi sanığın çevresindeki diğer tanıklardan da bildiğimiz bir şeydir. “Normallik” bizzat Hitler portresi altında gerçekleşmiş olsa da habire “normallikten” ve günlük yaşamdan söz edilmiştir. Sadece bir noktada tanık yalan söylememiş olsa gerektir; o da Zschäpe’nin kendi hakkında hiçbir şey ya da pek az bir şey anlatmış olmasıdır. Tatilde tanışılmış olan şüphe uyandırmayan tanık yalanı da bu noktayı vurgulamaktadır. Zschäpe, ister ideolojisine yakın ister uzak olsun bulunduğu her ortamda ve her durumda oluşturduğu o sahte yüzü korumayı bilmiştir. BAW’nin ve Zschäpe’nin savunma makamına göre hareket edilseydi tanığın siyasi görüşüne ilişkin sorular sorulmuş olmayacaktı. Tanıklar mütemadiyen “normallikten” söz ediyorlarsa bu davada “normalliği” sorgulamak bir zorunluluktur.

Avukat Stolle delillerin soruşturulması amacıyla Böblingen Çevik Kuvvet’in polis memurları Sven Ho., Manfred Et. ve Timo He.’yi mahkemeye çağıran dilekçeyi okur. Ho. Michèle Kiesewetter’in cinayete kurban gittiği saatte BFE 523’ün ( Delil-tutuklama birimi) aynı zamanda Kiesewetter’e de ait olan odasında çalışmaktaydı; personel idaresi ve görev planlaması ile meşguldü. He. ve Et. ise vaktiyle Böblingen Çevik Kuvvet’ten ekip müdürü olarak 25 Nisan 2007 tarihinde göreve çağrılan memurlardı: He. BFE 523’de, Et. de buna paralel olarak görevlendirilen EZ 514’te çalışmaktaydı. İki grubun da 25 Nisan 2007 tarihinde saat 12.30’da PD Heilbronn’un odalarında yaklaşık bir saatlik bir görüşmeye katılmış olması gerekir. Toplanmış dellilerin şimdiki durumuna göre Böblingen Çevik Kuvvet’in görevlerden sorumlu birimi, Heilbronn’da 25 Nisan tarihindeki göreve BFE 523’ten gönüllü olarak katılan bir memur olup olmadığını öğrenmek üzere 16 ya da 17 Nisan tarihlerinde Ho.’ya müraacat etmişdir. Bunun üzerine Ho. odasının önüne, çevik kuvvet polislerinin sık sık kullandığı koridora çıkıp göreve gönüllü olarak katılanların listesini vermiştir. Kiesewetter, 19 Nisan’da Ho.’ya telefon etmiş, bunun üzerine de Ho. onu listeye dahil etmiştir. Ho. çevik kuvvet çalışanları mı görev dağılımı yapmıştır, evet onlar yapmışsa, Kiesewetter ve Martin A.’yı 25 Nisan’daki göreve kimler aktarmıştır, bunlara dair açıklama yapabileceğini söyler. 25. Nisan’daki görev dağılımını Et. ve He. yapmıştır. Onlar görev planına ve hangi alana aktarıldıklarına ilişkin somut bilgi verebilirler; ayrıca göreve katılması öngörülen polis memurlarının listesi başka hangi birimlere verilmiştir; örneğin PD Heilbronn’a verilmiş midir; eğer verildiyse Kiesewetter ve A. nasıl görev yeri olarak Theresienwiese’ye aktarılmışlardır gibi soruları da yanıtlayabilirler. Bu soruları yanıtlamak üzere tanıklar sorgulanabilir; acaba Kiesewetter ve A. hedef alınarak mı bu suikast gerçekleştirilmiştir yoksa genel olarak Böblingen Çevik Kuvveti’nin polisleri ya da en genel anlamıyla polis memurlarının kendisi mi hedef alınmıştır.

Avukat Basay kanıtların değerlendirilmesine dair dilekçeyi yüksek sesle okur. NSU’nun Baden-Württemberg ile ilişkilendirilmesinin kanıtı için Sabine Ri.’nin mahkemeye çağrılması ve dinlenilmesi gerekir. Ri. LKA Baden-Württemberg’in soruşturma grubundadır. EG Umfeld Ocak 2013’ten sonra BKA’nınve Soko Parkplatz’ın soruşturmalarının yanısıra yeni 180 iz kaydetmiş ve bunların 150 tanesini ise büyük oranda incelemiştir. Geri kalan izlerin değerlendrilebilmesi için GBA’nın (Federal Yüksek Mahkeme Başsavcılığı) onayı gerekmektedir. GBA tarafından dosyaların tek tek talebi onaylanmadığı gibi meselenin durumuna ilişkin EG Umfeld’in müracaatının EG’ye iletilmesi de onaylanmamıştır. Şu durumda GBA’nın işbirliği yapmadaki isteksizliği sadece davaya katılanları etkilememektedir. Burada EG’nin 52 kişiyi soruşturma kapsamında önemli olarak gördüğüne ve bunlardan sekizinin Baden-Württemberg ile bağlantısının ve/ve ya ikematgahlarının olduğuna, bununla birlikte üçlü ile direkt temaslarının bulunduğuna değinmek gerekir. Ayrıca Tanık Ri.’nin sorgulanması ile Ocak 2014 tarihinde bir kadının soruşturmayı yürüten kuruma giderek Kiesewetter’in cinayete kurban gittiği saatte Zschäpe’nin Heilbronn’a 35 km. uzaklıkta Backnang’da bulunduğunu ve polisin ismini bildiği birinde geceyi geçirdiğini bildirdiği bilgisini ortaya çıkaracaktır. Aynı şekilde Baden-Württemberg Anayasayı Koruma Teşkilatı, EG’ye, Mundlos, Böhnhardt ve Zschäpe’nin birkaç yıl önce Ludwigsburg’daki sağcı camiaya dahil olan birinin yanında, olay yerinden yaklaşık 30 km. uzaklıkta geceledikleri bilgisini iletmiştir. Ayrıca LfV’nin bir çalışanı, 2003 yılında Mundlos’un Heilbronn’da bulunduğuna dair bir verinin olduğunu bildirmiştir. EG’nin soruşturması 2014’de sona ermiştir; böylece Ri.’nin sorgulanması zorunlu bir hal almıştır.

Avukat Reinecke tanık Sch.’nin 85. duruşma günündeki ifadesine ilişkin açıklama yapar. Sch. oyun hakkında beyanda bulunmuştur. Oyunu getiren Tino Brandt olsa da oyun BKA‚da mevcuttur. Sch., Zschäpe ve Wohlleben’in „Pogromly“ oyunuyla ilgisinin ne olduğu sorusuna yanıt verememiştir. Ancak tanık Vo. en azından oyunun Zschäpe’nin dairesinde koltuğun altında bulunduğunu söylemiştir ki bu oyunla nispeten yakın ilgilerinin olduğunu göstermektedir. Oyunun tüm detaylarıyla orjinali ile özdeş olup olmadığı önemsizdir. Oyun üzerinde çalışılıp oyunun geliştirilmesi suçu hafifletici bir durum değildir. Sanığın oyunla olan bağlantısı diğer sorgulamalarda ortaya çıkacaktır. Sanığın bu mesele dışında tutulmaya çalışılması başarılı olamayacaktır.

Duruşma günü saat 16:25’de sonlanır.

NSU-Nebenklage sayfasında Li.’nin ifadesine dair şunlar yer almaktadır:
“Li. burada sorgulanan tanıklar içinde hatırlayamamak, inkar etmek ve önemsizleştirmek oyununu oynayan ilk kişidir. Bu nedenle mahkemenin bu bilginin üstüne gitmesi kayda değer bir şeydir. Bugün açıklığa kavuşan bir diğer nokta da Liebau’nun poliste de “hafıza sorunları” olan birini oynamış olmasıdır. Bu nedenle mahkemede yapılan sorgulamada onun bu tavrına daha az müsamaha gösterilmesi yerinde olurdu.”

Avukat Scharmer, Zschäpe’nin dairesinin aranmasına ilişkin şu açıklamada bulunur:
“Zschäpe’yi çocukları seven ve dost canlısı bir komşu kadın gibi resmetmeye çalışmak onun eski dairesine bakıldığında imkansız bir hal alıyor. Zschäpe, kaçışından çok daha öncesinde evinde bir dizi silah dışında Nasyonal Sosyalist propaganda gereçleri ile birlikte insanı aşağılayan, Yahudi düşmanı ve ırkçı bir oyun olan „Pogromoly“yi saklamıştır.