7. Duruşma Günü Tutanağı – 6 Haziran 2013

0

7. Duruşma gününde Carsten S.’in sorgulanmasına devam edilmedi, Holger G.’nin sorgulanmasına geçildi. Anlatacak çok şeyi vardı.. Metne bağlı olmadan yaşamına dair bilgiler verdikten  sonra bir açıklama okudu. Bu açıklamada kaçaklara yardım ettiği yönünde kendisine yapılan suçlamaları kabul etti ve sanıklardan Zschäpe ve Wohlleben’i ağır bir şekilde suçladı. Yine bu açıklamada, kendi davranışlarının politik amaçlı olmadıklarını sadece arkadaşlık görevlerini yerine getirmesinden kaynaklandığını ve dolayısıyla bunların ölümcül ırkçı sonuçlarını öngörememiş olduğunu söylüyordu. Şimdilik sorgulanmayı kabul etmediğini ifade etti.

Saat 9.48’de sanıklar ve saat 9.54’te Yüksek Mahkeme Kurulu salona girdi. Yoklamadan sonra, Beate Zschäpe’nin avukatı Wolfgang Stahl, Zschäpe’nin psikolojik danışmanı Profesör Saß‘ı duruşmadan önce görmüş olduğunu ancak kendisinin şu anda salonda bulunmadığını söyledi. Mahkeme Başkanı Götzl, Prof. Saß’ın başka bir dava için binada bulunduğunu bildirdi. Ardından Carsten S.‘in psikolojik danışmanı Prof. Leygraf’ın salonda bulunamadığını fakat gelecek hafta tekrar geleceği açıklamasını yaptı. S.‘in avukatı  Jacob Hösl dün de olduğu gibi, psikolojik danışmanı tekrar salona gelene kadar müvekkilinin sorgulanmasına ara verilmesini talep ettiğini söyledi. Bir müdahil avukatın itirazı üzerine Hösl, dün de söylediği gibi, dünkü duruşmanın da gösterdiği şekilde, müvekkilinin doğru bir ifade verebilmesi için psikolojik danışmanının salonda bulunmasının gerekli olduğu açıklamasını yaptı. Leygraf’ın salonda bulunması önceden planlanmıştı ancak duruşmaların ertelenmesi bunu zorlaştırmıştı. Hösl “Altını çizmek istiyorum, sadece bir ara söz konusudur. Sorgulamaya devam edilecektir.“ dedi. Müdahil avukatın da soru sormak için yeteri kadar fırsatı olacaktı.

Götzl Holger G.’nin sorgulanmasına geçmek istedi. Onun avukatı Stefan Hachmeister, müvekkilinin ilk olarak kimlk esbiti için sorulara cevap vereceğini ve sonra tutanaklara geçmesi için yazılı olarak da sunulacak bir açıklama okuyacağını bildirdi. Götzl’ün soru sorma imkanının bulunup bulunmadığını sorusuna üzerine  Hachmeister buna şimdilik olumsuz cevap verdi. Götzl “Sorgulanmasının değerlendirilmesi açısından elbette kendisinin sınırlandırılmamış bir şekilde ifade vermesi önem taşımaktadır.“ dedi. Hachmeister  buna, müvekkilinin bunu bildiği ancak kabul ettiği şeklinde cevap verdi. Ayrıca bunun müvekkilin ilerleyen tarihlerde başka  açıklamalar yapmayacağı ve sorulara cevap vermeyeceği anlamına gelmediğini söyledi.

Duruşmaya, G.’nin elindeki metinden aynen okumaya başladığı ancak hemen Götzl’ün sorularıyla kesilen sanığın kişisel durumuna ilişkin açıklamalarıyla devam edildi. Açıklamalar sık sık kesildi çünkü G. başlangıçta çok hızlı ve anlaşılması zor bir şekilde konuşuyordu. Bunun için ara verildiğinde G. yerini değiştirdi ve sanıklar Zschäpe ve Wohlleben ile onların avukatlarının oturmakta olduğu sıranın arkasına, ikinci sıraya geçti. Sorgulanması sırasında aynı yere oturmuş olan Carsten S. şimdi tekrar arka sırada yerini almıştı. S.’in yerini değiştirmesi hakkında herhangi bir açıklama yapılmamıştı. G. Bulunduğu yerden de duyulamadığından Götzl daha uzun bir mikrofon getirilmesi için bir ara verdi. G. Mikrofonu kendisi kontrol ederken bir espri yaptı ve güldü. Sanık konuşurken Götzl sık sık araya girerek onu daha yavaş ve anlaşılır bir şekilde konuşması için uyardı. Bir defasında G.“Beni gerektği anda durdurun.“ diyerek cevap verdi. G. kendisi hakkında metin dışında konuşurken genellikle birinci değil üçüncü şahıs kipinde konuştu.

G. 1974’te doğmuştu ve 1980 ile 1989 yılları arasında Jena’da okula gitmişti. Bitirdiği en yüksek dereceli okul liseydi.  Jungen Pionieren ve  Thälmann-Pionieren ile FDJ’de  “tipik *DAC eğitimi“ni almıştı. Önce Jena’daki Carl Zeiss firmasında ve sonra Jenoptik’te tornacılık ek eğitimi görmüştü. O sırada kısa süreli bir işe girmiş olsa da eğitimini tamamlayabilmişti. G., “Daha sonra o zamanki DAC, affedersiniz Federal Almanya Cumhuriyeti, standartlarına göre tipik bir işsiz olmuştum“ dedi. 1993’te İstihdam Sağlama Programına katılmış ve 1994’ten 1997’ye kadar kalite kontrolorü eğitimi almıştı, eğitim sırasında sadece haftasonlarını Jena’da geçirmişti. O sırada Hannover’de yaşamakta olan abisinin yardımıyla, kendisi ve annesi 1997’de eğitiminin bitmesinden hemen sonra Hannover’e taşınmışlardı. Orada Jena’ya göre daha fazla iş imkanı vardı. 2011’e kadar bir firmada depo görevlisi olarak çalışmıştı. Orada başarılı olmuş, hızlı bir şekilde vardiya şefliğine yükselmiş ve işçi temsilciliği üyesi olmuştu. Orada başarılı olmuş olduğunu, iş küçültme sırasında işini korumuş olması gösteriyordu. Nisan 2011’de tutuklanışına kadar başka bir firmada çalışmıştı. Salıverilmesinden sonra tekrar iş bulmuş ancak duruşmalar  yüzünden bu işi kaybetmişti.

Aile ilişkileri hakkında, „biyolojik babası“ndan boşanmasından sonra annesinin kendisini yalnız büyüttüğünü söyledi. Bir ablası ve bir abisi vardı. Babasıyla hemen hemen hiç iletişimi yoktu. Baba olarak annesinin sonraki patnerini kabul etmişti, kendisi 1986’da ölmüştü. Üvey babasının ölümü onun hayatında bir dönüm noktası olmuş, ailenin “kara koyun“u haline gelmişti. Okulda kötü notlar almaya başlamıştı. Abisi taşınınca annesi ile yalnız kalmıştı. Kesintiler sırasında metinden okuduğu aşikar olan “Bunun sonucu olarak bütün sevgi ve ilgi ana kuzusuna yönelmişti. Sosyal gelişme açısından elverişli bir durum değildi bu.“ cümlesini sık sık tekrar etti. Aile içinde ilişkiler istikrarlı ve iyi olmuştu ve hala öyleydi.“Başka türlü olsaydı şu anki durumuma nasıl dayanabileceğimi bilemiyorum“ diye ekledi. 2007’den beri hayatına istikrarlı olarak olumlu bir etki yapan kız arkadaşıyla beraberdi.

Götzl ısrarlı bir şekilde „kara koyun“la ne demek istediğini sordu. G. üvey babasının ölümünden sonra bir „otorite problemi“ yaşamaya başladığını söyledi. „Hakettiğim zaman enseme tokat atacak bir baba figürü benim için artık yoktu.Annem sadece bana odaklanmıştı ve her zaman bana gevşek davranıyordu. „ dedi. Altkültürlere eğilimi vardı, önce Punk olmuştu ve sonra „başka bir alana“ yönelmişti. Kendini Doğu Alman punkıyla sınırlandırmıştı. Götzl ne demek istediğini sordu. Bunun üzerine G. „Bu kişisel bir değerlendirme. Kişi Doğu Alman punkını buradakiyle karıştırmamalı. Doğu Almanya’da punk olarak gelişen şeyin Marx ve Engels ile bir ilgisi yoktu.“ dedi. O zamanlar sık sık okulu kırıyordu ve sonunda, okul arkadaşıyla beraber Rusça öğretmeninin motorsikletini parçaladığı için okuldan atılmıştı. Şans eseri olayı „ucuz atlatmış“ ve ilk dersini almıştı.

Mahkeme Başkanı şimdiki kız arkadaşının onun yaşamındaki rolünü sordu. G.“Kişi onu tanıdı ve her şey değişti.“ dedi. Diğerleri için de sorumluluk taşımasını sağladığı için kız arkadaşının  hayatına dengeleyici bir etkisi olmuştu. Şimdiye kadar özel yaşamında hiç sorumluluk almamıştı. İş yaşamında daha önce sorumluluk almıştı ki Hannover’deki yaşamında 2011’e kadar hiç işsiz kalmamıştı. Ama özel yaşamında bunu şimdiki kız arkadaşından öğrenmişti. Sonra “Elbette kişi ona önceki yaşamımda neler yaptığını anlatmamıştı, bunun için 2011 bir şok oldu.“dedi. Daha önce  şimdiki kadar derin olmayan uzun süreli bir ilişki yaşamış ancak bu ilişki 2004’te sona ermişti.

Politik gelişimi hakkında konuşmak istemeyen G. alkol tüketimi hakkında konuşmak için istekliydi. 2002 yılı civarında düzenli olarak her haftasonu alkol almıştı. Yaşadığı çevreye uygundu bu. Nazi zamanında bu kadar çok alkol tüketmek mümkün değildi çünkü hafta sonlarında yürüyüşlere katılıyordu. Ancak daha çok işin “eğlence kısmı“yla ilgilenmeye başlamıştı  Punk ve Harcore konserlerine gittikçe bu kısma daha çok dahil oluyordu. O zamanlar başka uyuşturucular da tüketmişti. 2007’den beri hiçbir şekilde alkol almıyordu. Bunun yan etkileri çok fazla kalmamıştı.“Sadece hafızam biraz zayıfladı. Daha önce bu konuda hiç problem yaşamamış olduğum halde, artık tarihleri hatırlamakta zorlanıyorum.“ dedi. Kumar bağımlılığı hakkında konuştu, 2009 ve 2010 yıllarında bunun için tedavi görmüştü. Kumar bağımllılığı da alkol problemi gibi “dönemsel“di. Bir defasında üç ay boyunca hiç kumar oynamamış ama yine de boçlanmıştı.

Götz arkadaş ilişkilerini sordu ve konu Beate Zschäpe, Uwe Mundlos, Uwe Böhnhardt ve Ralf Wohlleben’e geldi. G. Bu kişilerle arkadaşlık yapmış olduğunu doğruladı ama bu konuda daha fazla bir şey söylemek istemiyordu. Avukat Hachmeister “Bununla kendisinin şimdilik konuyla ilgili  diğer sorulara cevap vermeyeceğini söylemek istiyoruz.“ dedi. Sorulacak başka kişisel sorular varsa, bunlar açıklamanın okunmasının sonunda sorulabilirlerdi ancak kendisinin geçmişine ilşkin soru sormak mümkün olmayabilirdi.

Saat 11.40’ta bir ara verildi ve saat 11.50’de duruşmaya devam edildi.

Holger G. açıklamasını kağıttan okumaya devam etti. Açıklama yazılı olarak Hakim Götzl’ün önünde bulunuyordu. Federal Savcılık tarafından kendisine yöneltilen tüm yardım suçlamalarını kabul ediyordu ancak bir terörist örgütü desteklemiş olduğundan haberdar olmadığını söyledi. O arkadaşlık görevini yapmıştı bunun aslında ne anlama geldiği hakkında hiçbir fikri olmamıştı. Metni başlıklara ayrılmıştı ama ancak Götzl yapılmasını istedikten sonra onları da okudu.

Sonra kurban yakınlarından özür diledi.“Öncelikle kurban yakınlarına en derin üzüntümü iletmek istiyorum. Bu eylemlerin çapı ve kurbanlar ve yakınları için neden oldukları acılar karşısında dehşete düştüm.“ Bu konuda kendi sorumluluğunu kabul etmeye hazırdı ancak  şunun altını çüzmek istiyordu ki, olaylara iştiraki Federal Savcılığın iddia ettiği şekilde olmamıştı. Bunlar objektif değerlendirmeler değil kişisel varsayımlardı.

G., Zschäpe, Böhnhardt ve Mundlos ile Jena’da tanışmıştı. Onlar kendilerini Neonazi kabul eden ve   „Nationaler Widerstand Jena“ olarak adlandırılan bir gençlik grubunun bir parçasıydılar. Politik faaliyetlerde bulunmak isteyen bir gruptu bu.“Biz sokaklarda bağırıp çağırarak ve adam döverek  yürümedik, biz sistemi değiştirmek istiyorduk, politika yapmak istiyorduk..“ dedi. Bu gruba dahil olmayı kişiliğinin değer kazanması olarak görmüştü. „Beate ve Uwe’ler oldukça iyi tanınıyorlardı, katıkldıkları etkinliklerde otoriteyi vücuda getiriyor  ve gerçek bir etki yapıyorlardı.“ (Bu anda Gözl araya girdi ve önündeki kağıtta „gerçek“ değil „otantik“ yazdığını işaret etti. Açıklama sırasında bu tür düzeltmeler sık sık yaşandı.) Üçlüye gösterilen saygı kendisini de etkilemişti. Üçlünün kendisinin arkadaşlık hislerini güçlendirdiğini de söyleyebilirdi. Bir defasında camiada birt tabu olduğu halde polise ifade vermeye gitmişti. Orada görevliler tarafından önüne koyulan resimde Andre K.’yı teşhis etmiş ve bunun üzerine K.’ya karşı dava açılmıştı.“Uwe’ler sadece anlamlı bir şekilde, buna kafanı yorma, sen neysen osun demişlerdi. Bu beni çok etkilemişti.“

Şiddet eylemleri hakkında zaman zaman konuşulmuştu ama: ‘Federal Savcının iddia ettiği şekilde bunun sık sık koşulduğu bir hiçbir zaman hatırlamıyorum.’ Üçlünün şiddet kullanabileceklerini hiç düşünmemişti. Böhnhardt’ın fiziki saldırılara katılmayı bırakmadığını ve bazı silahlara sahip olduğunu biliyordu. Ama bunları hiç kullanmamıştı. Bulunan patlayıcı maddeler ile ilgili oalrak buların sadece göz korkutma amaçlı olduklarını söylemişlerdi. İnanmamak için bir nedenim yoktu.’ Buna rağmen Federal Savcının ‘varsayım’ının kendisinin, üçlünün bombalı tuzaklardan ve Jena’da bulunan patlayıcı maddelerden sorumlu olduğunu zaten bildiği yönünde olduğuna dikkat çekti. Bunlardan ilk olarak basın ve Andre K.’nın Hannover’e bir ziyaret yapacağını söylediği bir sohbet vasıtasıyla haberdar olmuştu. Şok olmuş olmalıydı ama kendisin yeraltında yaşamak isteyip istemediğinin sorulacağını veya sorulabileceğini hiç düşünmemişti. Andre K. ondan kendilerine yeraltı yaşamı için yardım etmesini istediğinde ilk defa yardım suçunu işlemeye başlamıştı. (Hazırlanması 3000 mark tutan ilk pasaportun Böhnhardt’a teslim edilmesi.) Tüm yardımı gönüllü olarak sağlamıştı. Arkadaşlarına yardım etmek istemiş olduğunu ifade etti ve ‘Camianın temeli yoldaşlık duygusuna dayanıyordu.‘ Büyürken  FDJ’de aldığı eğitimden de başkaları için orada olması gerektiğini öğrenmişti. Arkadaşlık görevini yaptığını kanıtlamak ve kendisine değer verildiğini hissetmek istemişti.‘Bu onlara karşı duyduğum sevgiye dair düşüncemi değiştirmedi. Elbette yasak olan bir şeyin parçası olduğumu hissediyordum. Ancak şimdi kendilerine yöneltilen suçlamaların boyutunu hiçbir şekilde hayal edemezdim.‘ Buna dair hiçbir ipucu görmemişti. Gizli kapaklı olaylara neden  olduysalar eğer, bu buluşmalar 2007 ve 2010 yılları arasında evinde gerçekleşmişti. Zchape ve Uwe’ler toplum içindeyken gayet normal davranıyorladı. Beraber yemek yemişlerdi, bilardo oynamışlardı ve onların tatil anılarını dinlemişti.’Onların lakapları andıran kod isimleri dışında her şeyin tamamen normal olduğunu hissetmiştim.‘

Bu açıdan Federal Savcılığın yazılı iddianamesine açıkça itiraz ediyordu. İddianamede üçlüyle buluşmalarını tarif etmek için kullanılan “sistem komtrolü“ terimi sonradan ifadesine eklenmişti. ‚Elbette bütün geçmişimi düşündüm ve kimliğimi ne için için kullanmış olabileceklerini düşündüm. Ancak bugün,  bu buluşmaların sistem kontrolü oldularını tahmin edebiliyorum. O zamanlar hiç böyle bir şey hissetmemiştim. (…) Bunu ifademde açıkça belirttim. Sistem kontrolü yapılması için onlarla biraraya gelmem gerekmiş olduğu, doğru değildir. ‚ Yıllda üç-dört defa onlarla biraraya gelmişti, bira içip kart oynamışlardı. 2008’den itibaren yalnız Hannover’deki evinde veya çevresinde buluşmuşlardı. Bir defa hariç her zaman telefonla iletişim kurmuşlardı ve buluşma tarihine beraber karar veriyorlardı.“Durumu her zaman eski arkadaşlarla buluşma fırsatı olarak kaul ediyordum. Konuştuğumuz konular genellilke özel yaşama dairdi. Onlara kız arkadaşımı anlattım, onlar da bana tatil anılarını anlattılar. Uwe Mundlos bilgisayar progamları ve oyunları hakkında saatler boyunca monolog yapabilrdi.“

Nazi camiasından ayrılma tarihi olarak 2004 yılı civarını verdi. Bu noktada bir kırılma yaşanmıştı. Önceden, „gayet normal‘ olan “yabancılar“la beraber çalışmıştı ve önyargılarını sorgulamaya başlamıştı. Kırılma, o zamanki kız arkadaşı kendisini en yakın arkadaşıyla aldatınca yaşanmıştı. O zaman „yoldaşlık ve sadakat gibi ideallerin bir değerinin olmadığını“ anlamıştı. Yine de camiadan insanlarla iletişimini sürdürmüştü. Arkadaşlık görevini yapmak için 2005‘te iki gösteriye daha ve 2011’de de bir neonazi konserine katılmıştı. 2004’te başka şeylere ve insanlara yönelmeye başlamış ve devamında üçlüyle olan iletişimini kesmişti.

Sonra G. ehliyetini üçlüye vermesi hakkında konuştu, sonraki yıl yaşamış olmalıydı bu. Tarihini  hatırlayamadığı bir akşam zil çalmıştı. 1997 ‚den beri aynı adreste oturuyordu. Camiadan ayrılmasının arkadaşlıklarını bozmasından korkmuştu. Ama üçü de bunun problem olmadığını, kendilerinin de camiadan uzaklaştıklarını söylemişlerdi. Poltik olarak onları tanıdığından daha gevşek ve ölçülü bir tavır sergilemişlerdi. Polis kontrolü olasılığına karşı yasal bir belgeye ihtiyaçları vardı. Yasa dışı bir yapacağını hissetmişti ama aynı zamanda kendini üçlüye kaşı sorumlu da hissediyordu. Bahanelere sığınmıştı. Ama ‚Argümanları vardı. Ehliyeti sadece acil durum için düşünmüşlerdi. Holger, onunla kötü bir şey yapmayacağız, pasaportun da yılladır bizde. Eğer fazlasıyla budalaca ve naif davranmış olduğumu söylerseniz, bugün size sadece hak verebilirim.“dedi. Ehliyetini onlara bir karavan kiralayıp insanları öldürmeleri için vermemişti. Aynısı Beate Zschape için aldığı sağlık sigortası kartı için de geçerliydi. Uwelerden biri aramış ve Zschape’nin karın altı ağrıları çektiğini, doktora gitmek için bir karta ihtiyacı olduğunu söylemişti.“Onun daha önce karın altından ameliyat edildini biliyordum. Nasıl yapabileceğimi düşündüklerini sordum. Banliyö treninde birine para teklif etmemi salık verdiler. Karta sadece bir durum için ihtiyaçları olduğuna dair güvence verdiler. Kendime güvenemedim ve bir tanıdığımı ikna edip ona 300 avro verdim.“ Bu tanıdık kartla ne yapılacağını bilmiyordu. „Şunu söylemeliyim ki, Beate beni çok kırdı. Benim bunu terör örgütünün insan öldürmesine yardım etmek için yaptığım iddia edildi, bu hiçbir şekilde doğru değildir.“

Börnhardt’ın süresi biten pasaportunun 2011’de yenilenmesi başka türlü olmuştu. G.’nin evindeki buluşma için kız arkadaşının evde olmadığı bir zaman seçilmişti çünkü o, bu eski tanıdıklardan pek hoşlanmışa benzemiyordu. Onlara artık yettiğini, tehlikeye atmak istemediği bir hayat kurmuş olduğunu söylemişti. Diğerleri bunu zaten bekliyorlardı. Zschäpe bir pasta getirmişti ve üçü de karşı argümanlarını iyi hazırlamışlardı. Uwelerin kendisini kıskaca aldıklarını hissetmişti. G.‘ Böhnhardt benim insani tarafıma hitap ediyordu.‘ dedi. Mundlos artık kaçamaması için onu göz hapsinde tutuyordu, üçlü süresi biten pasaport yüzünden engellendiyse her  halükarda onlara yardımcı olması gerekiyordu. Bunu bir tehdit olarak algılamıştı, kendi fikrinin hükmü kalmadığını bilmiyordu.“Sonunda kabul ettim. Şimdi düşündüğümde, beni ikna edeceklerine emin olduklarını sanıyorum, saç tıraşı için makine bile getirmişlerdi.(G. fotoğrafında Böhnhardt’a benzemek için saçını tıraş ima etti.)

G. iki yardım eylemi hakkında daha açıklama yaptı. Bir defasında üçlüden saklamak üzere 10000 mark değerinde para almıştım. Onlara söylemek zoruda kaldığı gibi parayı harcamıştı. Üçlünün bunu kabullendiğini düşünmüştü. Jena’dan Zwickau’ya silah teslimatı hakkında: ‘2000 ya da 2011 yılında bir silah teslimatı yaptığım doğrudur. Wohlleben’i ziyaret etmek için Jena’ya gitmiştim, son gün ya da önceki gün Ralf bana Zwickau’ya, üçlüye, bir şey götürüp götüremeyeceğimi sordu. Takip edildiğinden şüpheleniyordu. Kabul ettim. Ralf yatakodasına gidip bir bez çanta getirdi. Onu açmadım. Ralf beni istasyona götürdü ve Beate’nin beni oradan alacağını söyledi. Sonra çantada ne olduğunu görmek istedim. Onu aldığımda elime silah olduğu hissi veren bir şey geldi. Şok olmuştum ve çok kızgındım çünkü buna dahil olmak istemiyordum ve Ralf silahlardan hazzetmediğimi biliyordu. Beate beni aldı ve Polenzstrasse’ye götürdü. Orada Uwelerden biri silahı aldı ve doldurdu. Onlara ne halt ettiklerini sordum.’ G. bir ifadesinden alıntı yaptı: ‘Beş kişiyle dünyayı kurtaramazsınız.’ demişti. İfadesindeki beş sayısını öylesine seçmişti. Üçlü onu sakinleştirmiş ve ondan özür dilemişti.

Sürekli olarak, hiçbir zaman terör örgütü üyelerine yardım ettiği izlenimini edinmemiş olduğunu söyledi. G.‘Üçlününün yeraltında yaşaması, evet, buna yardım ettim. Bunun için aşırı derecede üzgünüm ve af dilemek istiyorum. Ancak, iki Uwe’nin de ölümüne kadar hiç kimse terör hücresinden bahsetmiyordu. Onlar hakkında kafamda olan resimle bu resmi bağdaştırmak bana bugün hala zor geliyor. Daha fazla soruya cevap vermememi anlayışla karşılamanızı rica ediyorum.‘

Açıklamasından sonra arkasına yaslandı ve nefes aldığı duyuldu. Hakim Götzl bir öğle arası verdi. G.‘nin ikinci avukatı Pajam Rokni-Yazdi, müvekillinin bugün daha fazla soruya cevap vermeyeceğini dolayısıyla bugün duruşmayı yarın devam etmek üzere sonlandırmanın daha iyi olup olmayacağını sordu.

Ek davacı Gamze Kubaşık’ın  avukatı Scharmer, duruşma gününün sonunda bir dilekçe daha vermek istedi. Bu dilekçe, GBA’nın hizmete sunduğu 129lar listesi olarak anılan liste hakkındaydı. Liste, diğer suçlananları, ilgili şahısları ve üçlünün çevresindeki diğer şahısları kapsıyordu. Scharmer, bu kişilerin tanık olabileceklerini söyledi. Bu yüzden, duruşmaların başlamasından sonra bu potansiyel tanıkların duruşmaya katılmasının engellenmesi mantıklı olurdu. Ek davacıları, ölüleri ve diğer dava katılımcılarını bunun dışında tutuyordu.  Adı listede yeralan bir kişinin izleyici tribününde yerini alması olayı daha şimdiden yaşanmıştı (Maik E. kastediliyor.) Ayrıca, 2012 yılında hizmete sunulan listenin yeni bir versiyonu olup olmadığını sordu. Zschäpe’nin avukatı Sturm, dilekçeye destek verdiğini ve bu kişilerin salona girmemeleri için kontrollerde dikkatli olunmasını  ısrarla talep ettiğini söyledi.

Ek davacı ve öldürülen Halil Yozgat’ın babası İsmail Yozgat, ayağa kalktı ve bir şey söylemek istediğini bildirdi. Hakim Götzl bunu kabul etmedi.Yozgat bir  açıklama yapmak istedi ama o anda sanıkların sorgulanması yapılıyordu.

Avukat Stolle’nin G.‘nin sorgulanmasına dair açıklaması:
‘Holger G. eylemleri objektif olarak anlatmış ve böylece Zschäpe‘yi ve Ralph Wohlleben’i ağır bir şekilde suçlamıştır. Ancak Holger G., Carsten S.‘nin de yaptığı gibi cinayetlerdeki, patlamalardaki ve banka soygunlarındaki bazı sorumluluklarını  inkar etmeyi denemiştir.  Şimdiye kadarki  ifadesi inanılır değildir. Önce silah teslimatı yapmış ve sonra da planlı  patlamalardan dolayı aranmakta olan üç kişiye, yeraltına geçmeleri için kimlikler sağlamış bir kişi, Mundlos, Böhnhardt ve Zschäpe’nin yeni saldırı planları olduğundan şüphelenmediğini iddia edemez.‘

Avukat Scharmer duruşmanın sonunda sunduğu dilekçede, 129lar Listesi diye anılan listeye değiniyordu:
‘Açıktır ki, Başsavcılık tarafından sunulan bilgiler özenle soruşturulmuştur, bununla birlikte üçlüyle ilgisi olan kişilerin tanık olarak dikkate alınması mümkündür. Böylece bu kişiler gereken durumlarda, kuruluş, destekleme ve her halükarda Mundlos, Böhnhardt ve Zschäpe’nin yeraltındaki yaşam şartları hakkında açıklama yapabilirler. Duruşmaya izleyici olarak katılmalarına izin verilirse, bu verecekleri ifadelerin gerçekliklerini tehlikeye atabilir. Gereken durumlarda, listede yeralanlar susma zorunluluğu olan, örneğin avukatlar,  kişilerse bu kişilerin sorgulanması mümkün olmadığından sözkonusu uygulama mümkün değildir. Ayrıca Başsavcılıktan, listede yenilenme yapılıp yapılmadığını öğrenmek istiyoruz.‘

*Doğu Almanya Cumhuriyeti