113. Duruşma Tutanağı – Duruşma Tarihi: 20 Mayis 2014

0

Bugün davada 2011 yılında Eisenach’da yapılan banka soygunu ilk kez ele alındı. Bankanın şube müdürü ve banka çalışanları, maskeli iki adam tarafından tehdit edildikleri ve bankanın kasasını boşaltmaya zorlandıklarına dair ifade verdi. O esnada orada para çekmek üzere bulunan biri de tanık olarak durumu tasvir etti. En sonunda da orada alışveriş yapan emekli bir adam gördüklerini anlattı; iki adamın bisikletle gidişlerini, sonra bisikletlerini karavana yükleyip aracın tekerleklerini bağırtarak hızla oradan ayrılışlarını tarif etti. Bu emekli kişi durumu polise bildirmiş ve böylece önemli bir ipucu sunmuş oldu. Duruşma gününün bitiminde müdahil avukatlar, NSU’nun çevresinde bulunan çok sayıda muhbirin sorgulanması için dilekçe verdiler.

Tanıklar:

  • Stefan Ch. (04.11.2011 tarihinde Eisenach’da gerçekleşen banka soygununun görgü tanığı)
  • Nadine We. (04.11.2011 tarihinde Eisenach’da gerçekleşen banka soygununun görgü tanığ)
  • Manfred Ni. (04.11.2011 tarihinde Eisenach’da gerçekleşen banka soygununun görgü tanığı)
  • Egon St. (04.11.2011 tarihinde Eisenach’da gözlemleri olmuştur.)

Duruşma saat 09:41’de başlar. Bugün bir kez daha müdahil olarak 24. Şubat 2004 tarihinde Rostock’ta ödürülen Mehmet Turgut’un kardeşi hazır bulunmaktadır. Önce hakim Götzl, Zschäpe’nin 110. duruşma günündeki cezai ehliyetine ilişkin serbest ispat yönteminin tekrarını yüksek sesle okur. Sıra Dr. Obergrießer karşı verilmiş olan ret başvurusuna gelince Götzl, Zschäpe’nin savunma avukatı Heer’e, başvuruyu yüksek sesle okumayı isteyip istemediğini sorar; Heer hayır yanıtını verir. Bunun üzerine Götzl ret başvurusunu yüksek sesle okur. Ardından Götzl, Heer tarafından düzeltilir; ret başvurusu savunma makamı adına yapılmaktadır. Götzl, bunun sanığın dilekçesi olduğunu söyler. Götzl’ün dilekçenin hâlâ geçerli olup olmadığı sorusu üzerine Heer şunu söyler: „Pek tabii ki.“

İlk tanık Stefan Ch.’dir, 04.11.2011 tarihinde soyulan Sparkasse bankasının Eisenach’daki şubesinin o zamanlardaki müdürüdür. Ch. bu olayın bir cuma sabahı saaat dokuzu çeyrek geçe yaşandığını belirtir. Meslektaşı We. ile birlikte bürodadır. Ön taraftaki bir kadın meslektaşının çığlık sesini duymuşlardır, o hemen ön tarafa gitmiş ve orada maskeli iki adamın bankanın içinde olduğunu görmüştür. Adamlardan biri söz konusu meslektaşı yakalamak için „küçük bir kovalamaca“ oyunu tutturmuştur. Bir başka kadın meslektaşı kendini kilitlemiştir. Adamlardan biri onun yanına gelmiş, silahı kafasına dayamış ve kadın meslektaşının gittiği yere gitmek istediğini söylemiştir. Bunun üzerine kadın meslektaşı kapıyı açmıştır. İkinci adam, bir başka kadın meslektaşını arkadaki kasaya götürmüştür. Silahla tehdit edilmişlerdir; bunun üzerine de kadın meslektaşı parayı onlara vermiştir. Bankayı soyanlar daha çok para istediklerini söylemişlerdir. O bir AKT’ye [Otomatik bir banka kasasına] sahip olduklarını, fakat bunun bir kapanış saati olduğunu ve bu kasaya bu nedenle ulaşamayacaklarını söylemiştir. Fakat ona inanmamış ve Ch.’nin kafasına vurması gerektiğini söylemiştir. Söz konusu kişi meslektaşlarını tehdit etmiş ve onlarla birlikte kasaya gitmiştir ve meslektaşları aşağıda ona daha fazla para vermişlerdir. O esnada Ch. güvenlik kasasındadır. Polise haber verilmiştir, polis de bir süre sonra gelmiştir: „Soygun bu şekilde cereyan etti.“

Götzl, Ch.’ye aldığı yaraları sorar ve Ch. kafasında hafif bir yaralanma olduğunu, kulağunda yırtıklar olduğunu „fakat ciddi bir şey olmadığını“ söyler. Bilincini tümüyle kaybetmemiştir, sadece hafif bir baygınlık geçirmiş ve yere düşmüştür. Götzl’ün yaralanmaların onda herhangi bir hasar bırakıp bırakmadığı sorusuna Ch. gayet iyi olduğu yanıtını verir. Götzl, Ch.’den o zaman diliminde Sparkasse’de kaç kişinin bulunduğunu belirtmesini ister. Ch. kadın meslektaşı We. ile birlikte bürodadır; Ta. adlı diğer kadın meslektaşı ise gişededir; dördüncü meslektaşı ise yukarıdadır. Yukarıdaki meslektaşının ne olup bittiğinden haberi olmamıştır, sadece çığlıkları duymuştur ve muhtemelen durumu polise bildiren de odur. Beşinci meslektaşı ve bir stajer ise o zaman tatildedir. Ayrıca gişelerin bulunduğu salonda da iki müşteri vardır. Götzl müşterilerin nerede olduklarını sorar. Ch. orada sadece iki kişi gördüğünü, bu kişilerin adam mı ya da kadın mı olduğunu belirtir, onlar yerde yatmakta ve tehdit edilmektedirler; fakat böylesine bir durumda daha fazlasını bilmemektedir.

Götzl iki adamı tarif etmesini ister. Ch. o zaman buna dikkat edebildiğini söyler. İki erkek de oldukça uzun boylu, zayıf ve sportmen görünüşlüdür; tahminince erkeklerden biri eşofmanının paçalarını çorabının içine geçirmiştir. İkisinin de ayağında spor ayakkabıları vardır. Bunun dışında pek bir şey hatırlamamaktadır. Birinin elinde bir revolver vardır, diğerinde ise siyah bir tabanca. Ona doğru koşan ve silahı onun kafasına dayayanın revolveri vardır. Bayan meslektaşını masanın etrafında kovalamış olan diğer adamın ise iki silahı olduğunu düşünmektedir. İkinci adamın üzerinde kahverengi giysiler olmalıdır; fakat şu an her şey ona hayal meyal gelmektedir. Dil konusunda ise Ch., konuştukları dilin normal bir Almanca olduğunu,Bavyera, Saksonya şiveleri ya da başka herhangi bir şive konuşulmadığını düşündüğünü söyler. Boyları hakkında ise onun karşısında duran kişinin ondan 5 ya da 10 cm daha uzun olduğunu, yani yaklaşık 190 cm boyunda olması gerektiğini söyler. Diğer fail ise ki onu daha sonra kameradan izlemiştir, diğeriyle aynı boyda olsa gerektir. Maskelerin biri siyah beyaz bir Scream-Maske’si gibidir; diğeri ise daha çok bir Gorilla-Maske’si gibidir; ama tam olarak bilememektedir. „Scream“ maskesi gibi olan maskeyi takan adam, onun yanındaki adamdır. Eşofmanının paçalarını çoraplarının içine sokan da odur.

Güvenlik kasası ile ilgili duruma Ch., We.’nin parayı adama verdiği, adamın parayı düşürdüğü ve diğer iki meslektaşın yerde sürünerek parayı Sparkasse’nin kırmızı torbasına koyduğunu söyler. Fakat böyle bir durumda paranın ne kadar bir para olduğunu söyleyemeyecektir. Toplamda ne kadar bir paraya el koydukları sorulduğunda Ch., basında 74.000 Euro olduğunu okuduğunu söyler. Sonradan rulolar ve bozuk paralar dışında hiçbir şeyin kalmamış olduğunu görmüşlerdir. Götzl, Ch.’ye bu bilginin kendi bilgisi mi olduğunu sorar. Ch., meslektaşlarının kasa dairesinde bulunan her şeyi verdiklerine dair onu bilgilendirdiklerini söyler ki o böylesine bir durumda bu hareketi doğru bulmuştur. Götzl, KHK (Suçla mücadele başkomiseri) Ma.’nın düştüğü bir kayıtta 71.920 Euro’dan söz edilmektedir, der. Ch. söz konusu rakamın 7 ile başladığını; ancak bu tutarı bugün tam olarak bilemediğini söyler. Bir soru üzerine Ch., ona revolverin namlusuyla vurulduğunu, aşağı yukarı kafasının arkasına sağ tarafa denk geldiğini söyler. Darbenin şiddetine ilişkin ise Ch., 15 yıl boyunca dövüş sporu yaptığını, kendini savunmayı tercih ettiğini, darbeye engel olmanın daha kolay olacağını, darbenin ona doğru gelişini gördüğünü söyler. Kasa dairesini aradıklarını kendisi bizzat görmüş müdür sorusuna Ch. hayır yanıtını verir. O tek başına güvenlik kasasının oradadır; kadın meslektaşları ise failin biriyle birlikte aşağıya bodrum katındaki kasa dairesine inmişlerdir. Onun kapıdaki gözetleme deliğinden bakma fırsatı olmuştur. Daha sonrada kameradan faillerden birinin, onun dışarı çıkıp çıkmadığını görmek için ölü açıda beklediğini görmüştür. Güvenlik kasasında beş dakikadan fazla kalmamış olması gerekir.

Götzl, faillerin ne söylediklerini sorar. Ch., sadece meslektaşının peşinden koşan ikinci failden şunu duyduğunu söyler: „Onu yakalayacaksın.“ Diğeri ise Ch.’den kapıyı açmasını istemiş ve daha fazla para talebinde bulunmuştur. Ch. burada başka bir şey olmadığını söylediğinde fail, bunun bir yalan olduğunu söylemiş ve ona vurmuştur. Götzl kasa dairesi sorulmuş mudur, diye sorar; Ch. hayır yanıtını verir. Kasa dairesini hiç düşünmemiştir. Eğer bir banka soyguncusu çok aptal değilse onlarda zaman ayarlı bir kilit sistemi olduğunu biliyordur. Güvenlik kasası odasında soygunculara belki 10.000 ya da 15.000 Euro kadar bir para verilmiştir; fakat bu bayağı belirsiz bir rakamdır. Bir soru üzerine Ch., ciddi bir şekilde kanama geçirdiğini söyler. Orada bulunan diğer çalışanların bedensel bir yaralanması olmamıştır; ancak We. adındaki kadın meslektaşı psikolojik olarak bu yaşananları kaldıramamıştır ve şimdi başka bir firmada çalışmaktadır. Ta. adlı kadın meslektaşı durumu çok iyi idare edebilmiştir. Onun içinse şimdi her şey tekrar yoluna girmiştir; işyeri yöneticisi olarak çalışmaktadır. Epey bir zaman yanlarında bir psikologla birlikte oturmuşlardır: „Hepimiz pazartesi günü tekrar işe başlamıştık; sanırım bu iyi bir adımdı.“

Götzl failin silahla ne yaptığını sorar. Ch., faili kendisine doğru koşarken görmüştür, fail silahını ona doğrultmuştur, kapının önündeyken onu omuzundan kavramış, silahı kafasına dayamıştır; güvenlik kasasında bulundukları süre boyunca da fail silahı ona doğrultmuş sonra da ona vurmuştur. Sonra Sparkasse’nin mekanlarının fotoğrafları incelenir. Önce dışarıdan çekilen fotoğraflara bakılır ve Ch. bu bankanın 2013 senesinin sonuna değin kapalı kalan Sparkasse olduğunu söyler. Avukat Heer bu esnada giriş kapısının solunda ne olduğunu sorar. Ch. oranın yıllardır boş durduğunu; binadan sorumlu görevlinin alet edevatını oraya oraya koyduğunu söyler. Yerde kan izleri olan bir mekanın fotoğraflarına ilişkin Ch., bu mekanın güvenlik kasasının bulunduğu yer olduğunu söyler. Diğer fotoğraflara ilişkin Ch., bu görüntülerin güvenlik kasasının oradaki açıdan, bilgisayarın önünden çekilmiş olduğunu söyler; güvenlik kamerası da oradadır; güvenlik kasası kullanıldığında bilgisayarda kullanılmış olur; böyle bir şey belki yılda iki kez ancak teknik sorunlar söz konusu olduğunda meydana gelen bir durumdur. Bir erkek ceketinin ve kravatın yer aldığı fotoğrafa ilişkin Ch., güzel bir kravat, der. İlk düşüncesi ceketin ve kravatın kirlenmemesi de olsa eline geçen ne varsa fırlatmıştır. Bir diğer fotoğrafa ilişkin Ch., onun bürosunun girişi olduğunu söyler; oradan dışarı çıkmış, dolabın orada faili beklemiştir; Ch. oradan onu görememiştir. Bir diğer resme ilişkin ise Ch., bunun onda kalan tek 5 Euro’luk kâğıt para olduğunu söyler. Kasa dairesinin resimlerine ilişkin Ch., orada müşterilerin kiralık kasalarının bulunduğunu ve bir kapıyla kasa dairesine geçişin yapıldığını söyler. Bir başka resme ilişkin Ch., orada bir gece kasasının olduğunu söyler; kasanın deliğinden müşteriler para kutularını atabilmektedirler; o kasada günde sadece bir adet para kutusu olur. Failler oraya da girmek istemişlerdir; ancak anahtar onda saklıdır.

Götzl, Ch.’ye faillerin yüzünü görmüş müdür, diye sorar; tanık, „hiçbir şekilde“ diye yanıt verir. Onun önündeki failin kesinlikle spor ayakkabıları, gri bir eşofmanı, mavi bir ceketi ve siyah bir maskesi vardır. Diğeri ise daha çok bej kahverengi tonlarında giyinmiştir. Eldivenlerine ilişkinse bugün bir şey söyleyemeyecektir. Götzl soygundan önceki günlerde dikkatini çeken şeyler olmuş mudur, diye sorar. Ch., Götzl’ün olan biteni bildiğini, çünkü Eisenach’ta polis merkezinde ifadelerinin tutanağa geçirildiğini söyler. Daha sonra, olaydan iki hafta önce Almanca konuşan bir kadının yanında iki erkekle birlikte Sparkassenkarte (banka kartı) nedeniyle gişeye geldiklerini hatırlamışlardır. Adamlar Almanca bilmediğinden kadın onlar için çeviri yapmıştır. Onların şubesinde sadece emekliler ve Hartz-4 yardımı alanlar olur; bu istisnai bir durumdur; resimlerden hareketle bunun tutanağa geçmesi gerektiğini düşünmüşlerdir. İlk resimler pazartesi günü basında yer almıştır; onlar polisi hemen bilgilendirmişler, güvenlik kamerasındaki resimleri CD’ye kaydedip CD’yi polise vermişlerdir. Bir soru üzerine Ch. görüntülerde yüzlerin tanınmaz halde olduğunu, güvenlik kamerasının kalitesinin pek iyi olmadığını söyler. Ve onlara eşlik eden iki kişi, cüsselerinden hareketle kesin bir şekilde soyguncuların kendisi olamaz.

Götzl, Ch.’ye 04.11 tarihindeki sorgulamayı hatırlıyor mudur, diye sorar.Ch. evet yanıtını verir. Soygunun yapıldığı zaman ilişkin Ch., soygunun saat 09:14 gerçekleştiğini ve 09:18’de ya da 09:19’da sonlandığını söyler; oraya ilk gelen ambulanstır; polisin gelmesi ise yirmi dakika sürmüştür. Sorgulama ivedilikle gerçekleştirilmiştir. Götzl, Ch.’nin söz konusu iki kişinin arka arkaya ve çarprazlama durdukları tasvirinde bulunduğunu hatırlatır. Faillerden biri gişenin arkasındaki Antje Ta.’yı hedef almıştır. Ch. diğer failin onların arkadan çıkmış olduklarını fark ettiğini düşünmüştür. Faillerden biri diğerine „onunla sen ilgilen“ demiştir. Diğeri hızlı adımlarla onlara doğru gelmiştir. Ch. birebir şöyle denmişti der: „Onu yakalayacaksın.“ Götzl, burada bir tabancadan söz ediliyor der. Ch. bu yüzde yüz bir revolverdi, der. Failin „içeriye“ diye seslnişiyle der Ch. hatırlatma üzerine, failin güvenlik kasasının olduğu yere ki orada kadın meslektaşı vardır, gitmek istediğini söyler. Psikolojik olarak kendini nasıl hissettiği sorusuna Ch. şu yanıtı verir: „Hoş bir durum değildi tabii ki, insan kendini yanlış bir filmdeymiş gibi hissediyor.“ Belirli bir eğitimden geçildiğini yine de insanın böylesi bir durumda o an için neyin doğru olduğunu düşündüyse onu yaptığını söyler. Fail oldukça kaba biridir.

Götzl, konuşurlarken ki ses tonlarını sorar. Ch. nispeten sakin fakat emrivakiydi, yanıtını verir . Kasa dairesini açması için failin ona hiddetle bağırdığının hatırlatılması üzerine Ch., failin AKT’yi kastettiğini düşündüğünü, lakin AKT zaman ayarlı olduğu için ona bunun mümkün olmadığını söylediğini belirtir. Ch.’nin kasa dairesine ulaşamadığını yenilemesi üzerine failin silahın kabzasıyla onun kafasına vurmuş olmasının hatırlatılması üzerine, Ch., namlu ile vuruldu sanıyordum, belki de kabzadır, der. Götzl hatırlatmada bulunur; Ch. dizlerinin üzerine düşmüştür ve o esnada hâlâ failin seslendiğini duymaktadır; birkaç saniyelik bir baygınlık geçirmiş olduğunu düşünmektedir. Ch. bilincini tümüyle kaybetmemiş olduğunu doğrular.

Failin görünüşüne ilişkin Götzl, failin 180 ila 185 cm, boylarında olduğu, yüzüne ilişkinin Ch.’nin bir şey söyleyemediği, çünkü failin sadece gözleri açıkta bırakan bir maske taktığı ve başında kapşonu olduğunu belirttiğini hatırlatır. Failin üzerinde koyu gri bir eşofman ve koyu mavi kapşonlu bir kayak ceketi vardır. Ch. bu hatırlatmaları doğrular. Yaş tahminine ilişkin Götzl, Ch.’nin ifadesinde failin sesinden hareketle 30 yaş gurubuna dahil olabileceğini söylediğini hatırlatır. Ch. o zaman öyle söylediğinde failin sesi hâlâ kulağındadır; ancak insan sese ilişkin bir tahminde bulunurken yanılabilir, der. Yaşa ilişkin başka dayanak noktası yoktur. Götzl, tutanakta silaha ilişkin Ch.’nin demirden oyuncak bir tabanca olabileceğini, namlusunun ya da şarjörünün gümüş ya da gri renkte olacağını söylediğini belirtir. Ch. bunu doğrular; ilkin bunun oyuncak bir tabanca olduğunu düşünmüştür; sonradan ise öyle olmadığını öğrenmiştir. Bir soru üzerine Ch. namlunun 10 – 12 cm uzunluğunda olduğunu tahmin ettiğini söyler. Götzl tutanakta tahminin 20 cm olduğunu söyler.

Ayrıca der Götzl, tutanakta Ch.’nin söz konusu ikinci faili hiçbir koşulda tarif edemediği yazılıdır. Ch. bunu doğrular; daha sonra güvenlik kamerasının kayıtlarında bir şeyler görülmüştür. Ch. çantaya ilişkin soruya bunun kırmızı bir Sparkasse torbası olduğunu, fakat bunun bugün hayal meyal bir bilgi olduğunu söyler. Açık renkte bez bir torba olduğunu, fakat bunun nispeten belirsiz bir bilgi olduğunu söylediğinin hatırlatılması üzerine Ch. şöyle söyler: „Aslında bu torba sık sık elimizin altında olur, belki de bu noktada bende bir sorun vardır.“

Müdahil avukat Kaniuka’nın sese ilişkin sorusuna Ch., sakin ama emrivaki bir sesti der, heyecan içinde olduğu söylenemez. Sesin tonu gayet normaldir. Avukat Behnke, vaktiyle Sparkassenkarte olayında bu kartın bilgilerinin saklanıp saklanmadığını sorar. Ch. kartın Sparkasse Eisenach’a ait bir kart olmadığını, aksine Hessen bölgesinden olduğunu, polisin bu kartın peşine düşüp düşmediğine dair bir şey söyleyemeyeceğini, kendisinin bu karta ilişkin bilgileri saklayamayacağını söyler. Söz konusu iki adam kesinlikle soyguncu değildir; kadının olanının Zschäpe olup olmadığına dair de bilgileri yoktur. Adamlardan biri para çekmek istemiştir; fakat bu mümkün olmamıştır. Adam sadece İngilizce konuşmuştur. Sadece nakit para çekme gibi basit bir işlemin söz konusu olduğunu düşünmektedir; fakat nakit para çekme işlemi gerçekleşmediğinde bakabilecekleri ya da yapabilecekleri bir şey yoktur. İkisinin de konuştukları İngilizce oldukça kötüdür; kadının onların Çekçe konuştuklarını söylediğini sanmaktadır. Kadının Almancası gayet normaldir; İngilizcesi ise Ch.’nin tahminince oldukça iyidir.

Avukat Heer’in, Ch.’nin hiç „trio“ sözcüğünü kullanıp kullanmadığı sorusuna Ch., bilmediği yanıtını verir. Heer, Ch.’nin sorgulamasından bir hatırlatmada bulunur; Ch. kendisine gösterilen resimlerden 3 numaraları resimdeki kişinin „triodaki kadın“ olduğunu söylemiştir. Ch. bu ifadenin kesinlikle kendisine ait olmadığını söyler. Heer, 8 Kasım tarihinde yapılan ikinci sorgulamada Ch.’nin bu olayı bir gün önce meslektaşlarıyla konuşmuş olduğundan bahsettiğini söyler. Heer, Ch.’nin bu konuşmayı ve içeriğini açıklamasını ister. Soygun cuma günü gerçekleşmişse ve pazartesi günü de hepsi işe gitmişşe doğal olarak bu konu hakkında konuşulduğunu söyler Ch. Kuşkusuz faillerin dış görünüşleri hakkında konuşmuşlardır, fakat buna ilişkin herhangi bir ayrıntı söyleyemeyecektir.

Götzl, Ch.’ye poliste gösterilen „3 numaralı resmi“ sorar. Ch. kendisine gösterilen resimlerin basından olduğunu sandığını söyler. Resimlerden kimseyi teşhis edememişlerdir. Götzl davaya katılanlar için söz konusu dosyanın adını söyler; bu dosyada az önce bahsi geçen resimler yer alır. Ch. şimdi söz edilen şeyin ne olduğunu bildiğini, bunun Meckenheim’da olduğunu, fakslanmış ve üzerinde ne olduğu hemen hemen hiç görülmeyen „siyah beyaz resimler“in gösterildiğini söyler. Resimler incelenir. Resimlerde Mundlos, Böhnhardt ve Zschäpe görülmektedir. Ch. o zaman bu resimlerin kendisine gösterildiğini ve bu kişilerin iki hafta önce bankada olan kişiler olduğuna dair bir şey söyleyemediğini belirtir. Götzl, tutanağa göre Ch.’nin 3 numaradaki kadının, triodaki kadın olduğunu, bunu basından bildiğini söylediğini hatırlatır. Ch., şimdi 3 numaralı resimle kastedilenin ne olduğunu bildiğini söyler. Sonra Götzl, Ch.’nin ifadesinde saç uzunluğunun ve yüz biçiminin örtüştüğünü, söz konusu kişinin biraz daha kısa, 160 165 cm boylarında olduğunu, daha ziyade 3 numaradaki kadın olduğu, fakat bunu bugün kesin bir şekilde dile getiremeyeceğini söylediğini hatırlatır. Ch.: „Tam olarak böyle.“ Ch. bir soru üzerine ilk iki resimdeki erkeklere ilişkin [Mundlos ve Böhnhardt] bir şey söyleyemeyeceğini belirtir. Götzl, resimlerde soygun mu yoksa başka bir durum mu mevzu bahisti, diye sorar. Ch. iki hafta önce gerçekleşen olay söz konusuydu, der.

Zschäpe’nin savunma avukatı Stahl, memurların Ch.’ye bu kişileri teşhis edebilir mi diye sorup sormadığının onu ilgilendirdiğini söyler. Ch. kendisine resimler gösterildiğini ve pek tabii ki sorulduğunu, ancak bunun sekiz ya da dokuz ay sonra olduğunu söyler. Stahl söz konusu kadın meselesinin memurlarla nasıl ele alındığının kendisini ilgilendirdiğini söyler; Ch. söz konusu kadını tarif edebilmiş midir yoksa memurlar gelip ona resmi mi göstermişlerdir? Ch. konuşmanın çok uzun sürdüğünü, sadece o kadını tanıyıp tanımadığının sorulmadığını söyler. Ch., resimler gösterildiği için tarif etmesine gerek kalmadığını söyler. Stahl, OSta Weingarten’ın gülümsediğini, kendisinin başka bir sorusu olmadığını söyler.

Bir aradan sonra saat 11.28’de tanık We. ile devam edilir. Günlerden cuma olduğunu ve saatin 9’u biraz geçmekte olduğunu söyler. Çığlık seslerini duyduğunda şefiyle birlikte bürodadır. İkisi birlikte gişelerin olduğu salona gitmişlerdir. Orada iki maskeli adam görmüş ve tekrar büroya dönmüştür; büroda güvenlik kasasına açılan kapı vardır. Oraya saklanmış, kapıyı da kapamıştır. Ch. kapıyı çalmış ve Nadine kapıyı aç diye bağırmıştır. O da kapıyı açmıştır. Ve Ch. ile maskeli adam orada durmaktadır. Adam sadece, parayı ver, demiştir. Orada zorunlu bir miktarda tuttukları bir para vardır ve bu parayı ona vermiştir. Adam şöyle demiştir: „Hepsi bu kadar olamaz ya!. Kasa dairesini aç!“ Maskeli adam Ch.’yi yere yıkasıya değin tepki verememişlerdir. We.: „Taa ki meslektaşım bu kadarı yeter, şimdi aşağıya gidiyoruz diyesiye değin.“ Aşağı gitmişlerdir; sadece kâğıt paraları almak istemiş ve hepsi bu kadar mı, diye sormuştur. Fakat bir gün öncesi mevcut para alınmıştır; bu nedenle orada normald cuma günleri olduğu gibi „vahim derecede çok miktarda para“ bulunmamıştır. Sonra maskeli olan dışarı çıkmış, onlar kasa dairesinin kapısını kapamışlar ve önüne bir masa koymuşlardır.

On dakika kadar bir süre geçtiği hissiyatına kapılmışlardır; fakat gerçekte sadece iki üç dakika geçmiştir. Yukarıda sesler duymuşlar, dikkatlice yukarı çıkmışlar ve kimseyi görmeyince Sparkasse’yi içeriden kapamışlardır. Ardından erkek arkadaşına bir mesaj yazıp bankanın soyulduğunu bildirmiştir. Sonra polis ve ambulans gelmiştir. Kayıtlara göre bu olayın tamamı altı dakika sürmüştür; yani 09:12 ila 09:18 arası. Ama sanki bir saat ya da daha uzun bir süre geçmiş gibidir. Onun ve Ch.’nin dışında başka kim vardı sorusuna We. gişelerin bulunduğu salonda iki büronun daha olduğunu, Ch.’nin, Ta.’nın ve kendisinin orada olduğunu söyler. Yukarıda bir iki oda daha vardır ve bir meslektaşı orada kendini kitlemiş ve olan bitenden haberdar olmamıştır. O esnada iki ya da üç müşteri vardır. We. meslektaşı Ta.’nın onunla birlikte kasa dairesine gittiğini doğrular. Erkekleri tarif etmesi istendiğinde We., sadece üzerindekilerle çok tuhaf göründüklerini, pantalonlarını yün çoraplarının içine soktuklarını söyler. We., bunu yüzüne karşı söylemek isterdim, der. Birinin yüzünde maymun yüzlü bir maske vardır. Diğerinin yüzünde ise kar maskesi vardır. Torbanın Penny torbası olduğunu sanmaktadır.

Götzl, hangi failin hangi maskeyi taktığını sorar. We., kimin kim olduğunu bilmediğini söyler; fakat maskeyi takanın onlarla birlikte kasa dairesine giden ve Ch.’ye vuran kişi olduğunu söyler. İkisi de silahlı mıydı sorusuna, We., kendisinin sadece onu kasa dairesine götüren kişiyle işi olduğunu ve bu kişinin silahlı olduğunu, silahını meslektaşının boynuna dayadığını, ona ise yandan doğrultuğunu söyler. Diğeri ise gişelerin olduğu salondadır ve onu sadece kaçarken görmüştür;doğru dürüst algılayamamıştır. Onun kahverengi bir ceketi ve bir kar maskesi olduğunu sanmaktadır; olanları sadece göz ucuyla seçebilmiştir. Onlarla birlikte aşağıya inen failin silahını sadece hissetmiştir; bunun bir tabanca olduğunu sanmaktadır. Silahı direkt görmemiştir; bunu hâlâ hatırlamaktadır. Ch.’ye bu silahla vurulmuştur. Götzl müşterileri sorar ve We. daha sonra diyaloğa geçtiği bir müşterinin gişelerin bulunduğu salonda, broşürlerin olduğu bir panonun önünde dizleri üstüne kapandığını söyler. Fakat orada onu o haliyle bir kişi olarak değil de yumak halinde bir şey olarak algılamıştır. Ayrıca orada yaşlı bir adamın daha olması gerekir, o da büronun önünde yere oturmuştur. Fakat her şeyi doğru düzgün görememiştir.

Götzl, toplam ne kadar paranın verildiğini sorar. We.: „71.925.“ Güvenlik kasası bölümünde beş en fazla on bin Euro depolanmıştır. Onlara verdikleri paralar genelde tomar halindedir. Güvenlik kasasında 500 Euro’luk kâğıt paralar vardır. Bunu hâlâ bilmektedir; çünkü bu 500 Euro’luk kâğıt paraları güvence altına almaya çalışmıştır. „Parayı ona vermek istememiştim.“ Failin cüssesine ilişkin We. şunları söyler: „1,80 boyunda, zayıf.“ Ve çok ama çok yüksek sesle bağırmışlardır. Adamlardan birinin şivesi dikkatini çekmiştir, „bir tür Doğu Alman“ şivesidir; fakat hangi bölgeden olduğuna dair bir çıkarımı olmamıştır. Götzl, We.’nin 4 Kasım tarihli sorgulamasından bir bölümü yüksek sesle okur: „Sesten hareketle Eichsfeld yöresinden bir şive olduğu söylenebilir.“ We., böyle bir çıkarımda bulunmadığını söyler. Herhangi bir zaman diliminde yüzlerini görmüş olduğunu kabul etmez. Götzl, We.’ye soygunda yaşadığı psikolojik sıkıntıyı sorar. We. her zaman başına bir soygun gelirse heyecandan düşüp bayılacağını söylemiştir; fakat hiç de öyle olmamıştır; sanki önünde geçip giden bir film gibidir; o donup kalmıştır. Yaşadığı çok zor bir şeydir, sonrasında da zor olmuştur. Hemen aynı gün saatlerce sorgulanmışlardır; sonra da Sparkasse tarafından bir papaz ve bir psikolog getirilmiştir. Psikolog diğer günlerde de oradadır. Bu olayın sonuçları sorulduğunda We., artık Sparkasse’de çalışmadığını söyler. O zamanlar yeni bir iş aramıştır ve bulasıya değin altı ay boyunca işini yapmak zorunda kalmıştır. Tanık bariz bir şekilde ağlamaktadır. Götzl, 10 dakikalığına, saat 11:53’e değin ara verir.

Sonra Götzl, We.’ye tedavi görmüş müdür, diye sorar; We. evet, yanıtını verir. Hemen aynı gün onunla ilgilenilmiştir; sonra ki hafta da bu devam etmiştir. Bir psikoloğa gitme hakkını zaman zaman kullanması ise iki üç ayını almıştır. İhtiyaç duyduğunda bugün hâlâ psikoloğa gitme hakkı olduğuna dair bir yazı almıştır. Fakat iş yerini değiştirmekle birlikte bu meseleyi halletmiştir. Diğer üç meslektaşı bu olayı başka bir biçimde ele almışlardır. Ta. tıpkı kendisinde olduğu gibi uzun bir süre tedavi görmüştür. Ch. sadece başta tedavi görmüş, daha sonra bulunduğu yeri değiştirmiştir. We.: „Yaşananları geriye saramayız, maalesef herkes bununla yaşamak zorunda.“

Ardından Götzl hatırlatmalara geçer. Götzl, We.’ye ifadesinde yaşlı bir adamı gişe salonuna doğru iten maskeli bir adam gördüğünü söylemiştir. Bu adamın yerde oturan yaşlı adam olabileceğini söyler We., fakat şimdi tam olarak bilemiyordur. Maskeli adam tabancayı yaşlı adamın sırtına dayamış, yaşlı adam da öne doğru eğilerek yürümüştür, diye Götzl hatırlatmaya devam eder. We.: „Böyle söylemişsem böyle olmalıdır.“ Tabancaya ilişkin ise gümüş renginde ve 20 25 cm uzunluğunda olduğunu söylemiştir; somut bir şekilde hatırlıyor mudur sorusuna We. hayır yanıtını verir. Sorgulamadaki ortamı hatırlıyor mudur, diye sorulduğunda We., pek çok soru sorulduğunu belki o esnada bir şeyler hatırlamış olduğunu söyler. Bu olayın üzerinden iki yıl geçmiştir, bazı meselelerde gerçekten de olayı bütünleyemiyor, hiçbir şekilde hatırlayamıyordur. Götzl hatırlatmaya devam eder; diğer fail gişenin arkasında durmuş ve „parayı ver, kasa dairesini aç“ diye bağırmıştır. Ve bunu görünce kendini kilitlemek üzere güvenlik kasasına gitmek istemiştir; vahim derecede korkmuştur. Dışarıdan deli gibi kapıya vurmuşlardır ve Ch. şöyle seslenmiştir: „Nadine kapıyı aç hadi, onlara her şeyi vereceğiz.“ We. bu hatırlatmayı doğrular. Götzl, torbaya ilişkin tutanakta We.’nin güvenlik kasasının para bölümünü açtığı ve parayı failin yanında bulundurduğu ve tuttuğu kırmızı plastik torbaya koyduğunun ve burada söz konusu olan failin gümüş rengindeki tabancayı tutan kişi olduğunun yazılı olduğunu belirtir. Götzl bu silaha ilişkin bir anı canlanmış mıdır, diye sorar, We. hayır yanıtını verir.

Götzl yüksek sesle okur. Adam paraya razı olmamış, kasa dairesini açın, bir kasanız olmalı, diye bağırıp çağırmıştır.“ Ch. de şöyle demiştir: „Bunu açmamız mümkün değildir.“ Adam o an kükremiştir: „Bir yalan daha.“ Ardından Götzl, darbenin silahın hangi tarafıyla indirildiğini sorar. We. ön tarafıyla olduğunu düşündüğünü söyler. Götzl, adamın muhtemelen sağ elinde tuttuğu silah ile Ch.’ye vurduğunu, onun da anında yere düştüğünü hatırlatır. Bir soru üzerine We., kasa dairesinde yere kâğıt paraların düşmediğini, aşağıdan sıkıca bağlı olduklarını, fakat güvenlik kasasında yere para düşmüş olabileceğini sandığını söyler. Bir soru üzerine We., kasa dairesinde gece kasasının olduğunu, para kasetlerinin oradaki hazneye atıldığını söyler. O sabah erkenden bu kasayı boşaltmışlardır. Banka soyguncuları onu da ele geçirmek istemişlerdir. Onlar bu paraya o kasadakinin de dahil olduğunu söylemişlerdir. Ona ruloları da istiyor mu, diye sormuşlar, fakat o istememiştir.

Götzl, failin herhangi belirli bir parayı isteyip istemediğini sordu. We., sadece boya bombalarının olmamasına dikkat etmeleri gerektiğini, fakat zaten onların şubesinde boya bombasının olmadığını söyler. Kayıtlı parayı verdiklerini doğrurlar, on adet 100 Euro’luk kâğıt paralar halinde toplam 1.000 Euro verilmiştir. Bu ona verdiği ilk paradır. We. bir soru üzerine alarm düğmesine basan kişinin Ch. olduğunu söyler. Yukarıya doğru çıkarken kasa dairesinin önünde bulunan alarm düğmesine basanın o olduğu hatırlatıldığında We., orada da bir düğme olduğunu fakat ana alarmı Ch.’nin çalıştırdığını söyler. We., Ch.’nin kanadığını söyler; neyse ki Ch. tekrar ayağa kalkabilmiştir; ayrıca kulağından da yaralanmıştır. Onunla konuşabilmişlerdir; hastaneye gitmek istememiştir. Götzl, failin tarif edilmesine ilişkin burada silahla tehdit eden kişinin yaklaşık 30 35 yaşlarında olduğunun yazılı olduğunu söyler. We. onların hareketlerinden yola çıkarak bu tahminde bulunduğunu söyler, oldukça çeviklerdir, yapı olarak da dinçtirler. Götzl hatırlatmaya devam eder; söz konusu kişi muhtemelen yüzünde, We.’nin şimdi tam olarak tarif edemediği plastik bir maske taşıyordu, açık renk kapşonlu bir ceketi vardı, bir tür eşofman ceketi, kapşonu başında olduğundan We. pek bir şey görememişti; açık gri bir pantalonu, örgü çorapları vardı ki pantalonun paçaları çorapların içine sokuluydu. Spor ayakkabıları vardır, fakat We. bunu tarif edememiştir; ayrıca Almancası aksansızdır. Götzl, „zayıf“ olduğu doğru mudur, diye sorar. We., giysilerin oldukça geniş olduğunu, fakat o kişinin şişman olduğunu söyleyemeyeceğini, normal olduğunu söyler. Götzl, söz kişinin „aksansız“ konuşmasını sorar ve We. fakat şiveli konuşuyordu, der. Götzl, We.’ye bu sesi daha önce duymuş mudur, diye sorar. We. sesin kendisini değil, der; fakat buna benzer bir sesi duymuştur, bu nedenle de bunun Doğu Alman şivesi olduğunu söylemiştir. Avukat Heer’in şubenin neden kapatıldığı sorusu üzerine We., oradan ayrılalı iki yıl olduğunu, fakat her yerde olduğu gibi orada da tasarrufa gidildiğini, şubenin muhtemelen çok kazanç getirmediğini, müşterilerinin genelde yaşlı ve işsiz olduğu ve ihtimal kiranın çok yüksek olduğunu söyler.

Öğle arasından sonra saat 13:35 gibi 71 yaşındaki tanık Ni. ile devam edilir. Tanık para çekmek üzere bankamatiğin önünde durduğunu, kartının bankamatiğin içinde olduğunu ve o esnada banka soyguncularının içeri gelip onu sürüklediğini söyler. Soyguncu ona haznede bulunan parayı getirmiştir. Altı yedi dakika sürmüştür; sonra ellerindeki dolu torbayla çekip gitmişlerdir. Götzl, Ni.’nin banka soyguncusundan söz ettiğini söyler ve bir kişi mi yoksa iki kişi miydiler, diye sorar. Ni.: „İki.“ Personel oradadır, ayrıca rehin aldıkları biri öte tarafta yerdedir. O bankamatiğin olduğu yerde durmuştur, o esnada içeri hücum etmişler „banka soygunu“ diye bağırmışlardır, her şey yıldırım hızı çabukluğunda gelişmiştir; bu kişileri tarif edemeyecektir, birinin televizyonda gösterildiği gibi maskesi vardır ve başına kapşon geçirmiştir. Onu bir parça ön mekana doğru çekiştirmişlerdir ve sonra banka soyguncusu personeli kasa dairesine doğru sürüklemiştir.

Götzl’ün sorusu üzerine Ni., soyguncunun silahlı olduğunu ve silahının pek çok kez görülmüş türden olan uzun ve susturuculu bir silah olduğunu söyler. Götzl, Ni.’nin hatırladığı kadarıyla silahın nasıl göründüğünü söylemesini ister. Ni. gazetede gördüğü silaha benzer kendisinin de bir silahı olduğunu söyler. Soyguncunun silahı hangi elinde tuttuğunu bilmediğini, sırtı bankamatiğe dayalı bir şekilde durduğunu, soyguncunun onu çekip kolundan kavrayıp ön mekana doğru, gişelerin önüne değin sürüklediğini söyler, sağda diğer rehine bulunmaktadır. Orada ne yaptığının sorulması üzerine Ni., banka kartını cüzdanına koyduğunu söyler. Banka soyguncusu gitmiş, onun yani Ni.’nin parasını alıp ona getirmiştir. O orada çömelmiştir. Oradan başka bir yere geçmiş olduğunu kabul etmez.

Götzl, Ni.’nin sürekli bir kişiden konuştuğunu, fakat az önce iki kişi olduklarını söylediğini belirtir. Ni. iki kişi olduklarını söyler. Önde bir mekanın daha olduğunu ve dövdükleri adamın orada oturduğunu söyler. Bir soru üzerine Ni. ikinci kişinin içeriye girmiş olması gerektiğini söyler. Bunun dışında bir şey görmemiştir. Götzl, ikinci kişinin bir şey söyleyip söylemediğini bilmek ister. Ni.: „Hayır, hiçbir şey duymadım.“ Kişileri tarif etmesi istendiğinde Ni., onu içeriye doğru sürükleyen kişinin oldukça uzun olduğunu, diğerine ilişkin hiçbir şey söyleyemeyeceğini belirtir. Götzl üsteler ve acaba Ni. onların cüsselerine, görünüşlerine, giysilerine ilişkin bir şey söyleyebilecek midir? Ni. aslında söyleyebileceği pek bir şey olmadığını, birinin üzerinde anorak olduğunu ve başına kapşon geçirdiğini söyler. İkisinden birinin yüzünü görmüş müdür, sorusuna Ni., „Hayır, hayır, hayır“ diye yanıt verir. Götzl, Ni.’ye tek başına mı Sparkasse’ye gelmiştir diye sorar. Ni. karısının arabada beklediğini, arabanın bir parça uzakta durduğunu söyler. Ni. soyguncunun sırtında bir çeşit kamp torbası olduğunu ve dışarı çıktığında bu torbanın para dolu olduğunu söyler. Torba „daha çok gridir“ ve omuza asılıdır. Aynı gün öğleden sonra polis tarafından sorgulandığını doğrular. Sparkasse’deki bu olay bankanın açılışının hemen ardından saat dokuz civarı olmuştur.

Götzl sorgulama tutanağından hatırlatmalarda bulunmaya devam eder; içeri girdiğinde Ni. dekontları basan makinenin önünde kendisinin şahsen tanıdığı bir banka çalışanı hanımın olduğunu ve birdenbire maskeli iki kişinin içeri girdiğini söylemiştir. Ni. kadının orada olduğunu şu an bilmediğini söyler. Götzl, Ni.’nin ifadesinde iki faili de önden ve arkadan gördüğünü, onun fikrince faillerin maskelerinin olmadığını söylediği hatırlatmasında bulunur. Ni. bu doğru değil, der; asla böyle bir şey söylememiştir. Götzl bu ifade diğer hatırlatmayla da çelişmekte, der. Götzl, Ni.’nin ifadesinde iki failin de başında bir şey olmadığını söylemiş olması gerektiğini hatırlatır. Ni.: „Pek tabii ki maskeleri vardı. Bu hiçbir şekilde doğru değil.“ Götzl ikinci kişinin boyunu sorar ve Ni. onun biraz daha kısa olduğunu söyler ve cüssesine ilişkin bir şey söyleyebileceğini kabul etmez. Götzl, ifadede birinin çok uzun olduğu, diğerinin ise daha kısa olduğunu söylediğini hatırlatır. Ni. onu kolundan kavrayanın daha uzun olduğunu söyler. Götzl daha uzun olanın elinde silah olduğu ve biraz bağırıp çağırdığı hatırlatmasında bulunur. Ni.: „Banka soygunu. Bunu muhtemelen sorgulamayı yürüten memurlara da söyledim.“ Götzl, aşağıda Ni.’nin bir silah görmediğinin yazılı olduğunu söyler. Ni., bunun doğru olmadığını söyler; söz konusu kişi elinde silahla içeri dalmıştır. Bunu muhtemelen oradaki memurlara da söylemiştir: „Tuhaf bir durum.“ Götzl, Ni.’ye ikinci kişinin silahı olup olmadığını görmüş müdür, diye sorar. Ni. ikinci kişinin silahının olmadığını, fakat o kişiyi sadece birkaç saniyeliğine gördüğünü söyler. Götzl, ona ifadesinde ikisinde de silah görmediğini belirtmiş olduğunu hatırlatır. Ni.: „Bunlar nereden çıkıyor, bir bilmece benim için.“

Götzl bir kez daha başlangıçtaki durumun söz konusu olduğunu söyler ve Ni.’nin müşterilerin bulunduğu mekanda faillerin emrine uyan bir müşterinin daha bulunduğu hatırlatmasını yapar. Ni. bunların personel olduğunu, soyguncunun bu kadınları silahla aşağıya kasa dairesine doğru sürdüğünü söyler . Bir soru üzerine Ni. kendisinden yere yatmasının istendiğini, fakat yerinden kalkamadığı için bunu yapamadığını, soyguncunun ise bu durumdan hoşnut olduğunu söyler. Ni. ifadesinde sol tarafa doğru çömeldiğini, failin banka çalışanını silahla tehdit ederek bir mekana götürdüğünü ve orada ne olup bittiğini göremediğini söylediğini doğrular. Ni., onlar sonra bodrum katına gittiler, der. Bunu görmüş müdür, diye sorulduğunda Ni., çığlık sesini duyduğunu söyler: „Kasa dairesine, kasa dairesine.“ Ni. sadece uzun boylu failin sırtında kamp torbası ile bankadan çıktığını görmüş olduğu hatırlatmasını doğrular. Elinde silah bulunan söz konusu ilk failin 185 – 190 cm boylarında ve zayıf biri olduğunu doğrular. Faillerin 30 35 yaşlarında olduğu tahimini doğru olsa gerektir. Götzl bunun nedenini sorar; Ni. faillerin yüzlerini görmediğini bu nedenle de doğru bir tahminde bulunamayacağını söyler. Götzl hatırlatmaya devam eder; Ni. ikisini de hem önden hem de arkadan görmüştür; ardından maskeye ilişkin tanımlama gelir ve sonra uzun boylu failin saçlarının koyu renk olduğu, fakat siyah değil daha çok kahverengi olduğu tanımlaması. Ni., bu tümüyle saçmalık, suçla mücadele biriminden polislere bu ikisinden söz etmemiştir; böyle şeylerin nereden çıktığını bilmemektedir; bu onun için bir bilmecedir. Ni. söz konusu kişinin üzerinde bir anorak olduğu ve koyu renk pantalon giydiği hatırlatmasını doğrular. Faillerin eldiveni olup olmadığına dair bir şey söylemeyeceğini de Ni. doğrular. Götzl ilk failin konuşması şiveli miydi, diye sorar. Ni.: „Aslında değildi.“ Götzl, Ni.’nin ifadesinde ikinci faili çok az gördüğünü, failin yaklaşık 175 cm boylarında olması gerektiğini söylediğini hatırlatır. Olabilir der Ni., yaş tahmininde ise 30 35 yaşlarında demiştir. Ni.: „Daha önce de dediğim gibi doğru bir tahminde bulunmam zor.“ Götzl failin cüssesine ilişkin şunun yazılı olduğunu söyler: „Bodur biri“. Ni. bunu doğrular, ayrıca giysiye ilişkin hatırlatmayı da doğrular; „gri giysileri“ olduğu doğrudur.

Götzl soygun esansında Ni.’nin neler hissettiğini, durumunu sorar. Her şeyin çok çabuk olup bittiğini o esnada herhangi birşey düşünülemediğini söyler. Sonra „yüzü bembeyaz“ olmuştur; fakat yaralanmamıştır. Götzl, daha sonra sorunları olmuş mudur, diye sorar. Ni..: „Kalp sorunum oldu, halen de var; umarım yakında geçer.“ Bu olayın onun ve karısı için ne gibi sorunlar yarattığı sorusuna Ni., çabucak unuttuklarını söyler.

Son tanık olarak 79 yaşındaki Egon St. dinlenilir. Götzl 04.11.2011 tarihindeki izlenimlerin söz konusu olduğunu söyler, St.’nin bu konuda bilgi vermesini ister. St. söz konusu gün saat 09:25 gibi Lidl marketinden alışveriş yapmak üzere dairesinden çıktığını söyler. Oraya giderken Hauptstraße’de sol taraftaki park yerinde bir karavanın park etmiş olduğunu görmüştür. Karavanın „harika bir rengi“ vardır, beyaza çalmaktadır; öyle ki dönüp dönüp bakmıştır. Sonra sola geçmiştir; itfayenin giriş yolunun oradan Obi ve Lidl marketlerine doğru devam etmek istemiştir. Tam 15 [sesçil yazım] adım gitmiştir ki iki bisikletli „tam manasıyla uçarak gelmişler ve karavana doğru sürmüşlerdir. Karavana vardıklarında her şey çok çabuk olup bitmiştir. Biri çabucak şoför koltuğuna geçmişken diğer bisikletleri karavana yerleştirmiştir. Sonra şoför koltuğunun yanına yerleşmiştir „ve sonra hareket etmişlerdir, o deni hızlı sürmüşlerdir ki, ön tekerlekler yerinde dönmüş ve arkada iz bırkmışlardır“ . Süratle Stregda yönüne doğru gitmişlerdir. Araç hareket ettiğinde „plakadaki“ „V“ harfini görebilmiştir. Önce olan bitene bir mana verememiş, fakat sonra Lidl’a giderken aklına V’nin sadece Vogtland olabileceği gelmiştir ki „zaten öyle de olmuştur.“ Sonra alışveriş yapmıştır; bir buçuk litrelik iki şişe su, üç muz, iki küçük ekmek almıştır, bir kutu da taze süt almak istemiş, fakat süt olmadığı için alışverişi gecikmiştir. Bir satıcıya sormuş sonra da kasaya gitmiştir.

Sonra tekrar aynı yolu geri dönmüştür; itfayenin giriş yolunun aşağı kısmına bir polis arabası gelmiştir. Bir polisin araçtan inip yoldan geçen bir kadına soru sorduğunu görmüştür: „Bisikletli iki adam gördünüz mü?“ Kadın, hayır yanıtını vermiştir, o da polislere seslenmiş ve onları gördüğünü bildirmiştir. Polisin yanına gitmiştir ve polis ona bisikletli iki adamın Eisenach Nord’da bankayı soyduklarını söylemiştir. St.: „Aman Tanrım, bir de bu.“ Olan biteni polise anlatmıştır, „ve hepsi bu kadardır.“.

Götzl, St.’nin karavanın orada bulunduğu zaman dilimini sorar. St. saat 09:25’te dairesinden çıktığını bunun saat 09:33, 09:35 sıralarında olması gerektiğini tahmin ettiğini söyler, daha geç bir vakit değildir. Bir soru üzerine her ikisinin de normal giyinmiş olduklarını ve başlarında bir şey olmadığını söyler. İlkinin koyu kumral saçları olduğunu söyler, „bugün bu kişinin Uwe Mundlos olduğunu biliyoruz“. Götzl, St.’ye bunu nereden bildiğini sorar. St. basından, resimlerden der. Götzl: „Resimleri gördüğünüzde tanıdığınız biri oldu mu?“ St. Mundlos’u çıkardığını, fakat ikinci kişiyi çıkaramadığını söyler. Arka arkaya sürüyorlardı, yanyana değil, der. Götzl, St.’nin görünüşlerine ve giysilerine ilişkin başka neler söyleyebileceğini sorar; St. her şey „fevkalade çabuk gelişti“ der. Daha çok gri tonlarda giyinmişlerdir, söyleyebileceği daha fazla bir şey yoktur. 30 yaşlarında olduklarını tahmin etmektedir. Sportif görünüşlüdürler, „zayıftırlar“. Boylarına ilişkin bir şey diyemeyecektir; ikisini de bisikletin üstünde görmüştür çünkü. Aracın plakasına ait başka bir işaret görmemiştir; her şey „fevkalade çabuk“olup bitmiştir. Götzl tanığa aracın orada başka kimse görmüş müdür, diye sorar; tanık hayır der.

Götzl, St.’nin ifadesinden hatırlatmalarda bulunur; karavanla aynı hizada bulunduğunda iki adamın karavana bindiklerini görmüştür. Bunun üzerine St., önce birinin şoför koltuğuna geçtiğini, o esnada diğerinin bisikletleri yerleştirdiğini ve sonra da onun yanına geçtiğini söyler. Götzl, St.’nin ifadesinde bu kişilerin en fazla 30 yaşlarında genç adamlar olduklarını, direksiyonun başında oturanın çok uzun olamayacağını, çünkü onu direksiyonun arkasında gördüğünü ve ona çok iri yarı biri gibi söylediğini hatırlatır. Götzl polisin sorusunu yüksek sesle okur; polis ona bu kişileri, birer robot resim oluşturabilcek şekilde tasvir edip edemeyeceğini sormuştur. St. hayır, der. Sonra Götzl, St.’nin ifadesinde bu iki kişinin gittiğini söylediğini okur; St. bunu doğrular. Götzl, St.’nin bugün Mundlos’u çıkardığını söylediğini, bunu nasıl bağdaştırdığını sorar. St. ilk kez 8 ya da 14 [sesçil yazım] gün sonra yayınlandığını söyler. Bisikletlerin görünüşünü hatırladığını kabul etmez.

Avukat Stahl, St.’nin saati 09:25 olarak belirttiğini, sorgulamada ise 09:30 diye yazılı olduğunu söyler ve saati nasıl bu kadar kesin bilebildiğini sorar. St. sabahları erken saatte Sportstudio, England programını izlediğini söyler. Ve söz konusu gün futbol maçı saat 09:20’de bitmiştir, ardından da evden çıkmıştır. Stahl, St.’nin gittiği 15 adımı sorar. St. on beş adımdan fazla değildi, der. Bunun bir tahmin olduğunu doğrular. Götzl sorgulama tutanağındaki ifadede St.’nin saat 09:30’a doğru evi terk ettiğinin yazılı olduğunu hatırlatır. St. tutanağa geçiren „çaylağın“ hata yapmış olması gerektiğini söyler. Sonra Götzl tanığı azat eder.

St.’nin sorgulamasının ardından müdahil avukat von der Behrens, Carsten Szczepanski’yi tanık olarak davet etmek üzere kanıtların değerlendirilmesine ilişkin dilekçeyi yüksek sesle okur. Böylelikle Jan We., Thomas Starke, Antje Bö., kızlık soyadı Pr., ve Michael Pr.’in 1998, 1999 yıllarında Saksonya’daki B&H– gurubuna dahil oldukları ve Zschäpe, Mundlos ve Böhnhardt’ın Chemnitz’de B&H üyelerinin yardımıyla kayıplara karıştıkları ve üyelerin trio ile direkt bir diyaloglarının olduğunu bildikleri kanıtlanmış olmaktadır. Antje Bö. tanığa 1998 Ağustos’unda trionun bir fan dergisi olan „White Supremacy“ için isimsiz bir yazı yazdıklarını bildirmiştir ve tanıktan kaçmaları için Zschäpe’ye pasaportunu vermesini istemiştir. Tanık, Jan We.’nin 1998 yılının Ağustos ya da Eylül ayında B&H Saksonya gurubunun parasıyla tiroya silah temin etme görevini aldığını ortaya koyabilir. Ayrıca Szczepanski trioya silah sağlama işine karışmıştır. Ayrıca tanık, trionun 1998 yılının ağustos, eylül aylarında soygunlar gerçekleştirdiğini ve aynı zamanda planladığını, 10.10.1998 tarihinde Wilsdruff’daki bir B&H buluşmasında tanık Thomas Starke’nin yanısıra, Hendrik La., Andreas Graupner, Antje ve Michael Pr., Jan We., Ulf Sch. ile ayrıca iki Thüringen’linin de katıldığını ortaya koymalıdır. Bununla birlikte trionun kaldığı yer ve finanse edilmeleri hakkında da konuşulmuş olmalıdır. Ayrıca avukat hanım, Szczepanski (kod adı Piatto) dosyalarının LfV Brandenburg’dan istenmesi başvurusunda da bulunur. Ayrıca BKA’nın (Federal Kriminal Dairesi) duruma ilişkin 03.02.1997 tarihli BKA ile VS (Anayasayı Koruma Teşkilatı) arasındaki ortak çalışmada yaşanan sorunlarla ilgili BKA’nın BfV‚ye (Anayasayı Koruma Teşkilatı Federal Dairesi) daha 1997 yılında Neonazi’lerin izlenmesinde yaşanan sorunları ilettiğinin kanıtı olarak evrağın da dahil edilmesi gerekmektedir.

GBA’nın tuttuğu kanıt kaydı, 606’dan fazla tanığı kapsamaktadır; bunların arasında Tino Brandt ve Thomas Starke sadece tanınan iki muhbirdir; ayrıca bir de aracı kişi vardır ki bu da Juliane Wa.’dır. Kimliği ortaya çıkan trionun ve onların muhbir idarecilerinin çevresinden olan çok sayıda muhbir ve aracı kişi vardır ki onların ismi geçmemiştir. Bu kişiler arasında Marcel Degner (kod adı Hagel), Ralf Ma. (kod adı Primus), Mirko He., Kai Dalek, Achim Sch., Thomas Di. (kod adı Küche) ve aracı kişi Tibor Re. (kod adı Tristan) de vardır. Eski V- Muhbiri Michael von Dolsperg’in (kod adı Tarif) mahkemeye çağrılması içinse çoktan başvurulmuştur . Thomas Richter (kod adı Corelli) ise sorgulanacak durumda değildir. Trio’nun ve B&H yapılanmalarının çevresindeki muhbirlerin ve aracı kişilerin sayısı çok daha fazla olmalıdır. „Harm“ adlı kaynak kişinin dosyalarından, trionun Girit adasında sözüm ona ölümleri hakkında ve ‚Teleskop“ adlı kaynak kişinin 2000 senesinde Jena’daki NPD hakkında ve 2011 Kasım’ın da muhbirlerin kod adlarının yer aldığı dosyaların („Tarif“, „Tinte“, „Tobago“, „Treppe“, „Tacho“, „Tonfarbe“ ve „Tusche) yok edilmesi hakkında bilgi verdiği bilinmektedir. Ayrıca basında „Tonfall“, „Terrier“ ve „Trapid“ kod adları hakkında haber yer almıştır. „T“ kod adlı muhbirler, BfV‚den ve „Rennsteig“ isimli, 1999 – 2003 yılları arasında yürütülen bir operasyondandır ve THS‚ye ya da onların çevresine dahillerdir. Bir sonraki „Saphira“ adlı operasyonda 2003 ve 2005 yılları arasında Thüringen’de iki muhbir daha angaje edilmiştir ve bu kişiler medyada „X-1“ ve „X-2“ diye tanımlanmışlardır. Saksonya’da LfV Saksonya’dan „Bastei“ isimli kaynak kişi ile LfV Berlin’den „VP 620“ ve „VP 773“ aktif görev almışlar ve NSU’nun çevresinden malumat vermişlerdir. Ancak bu kişilerin sorgulanması ile muhbirlerin, üçlü ve eylemleri hakkında bildikleri şeyler öğrenilebilir. Jürgen He.’nin sorgulamasında (112. Duruşma Günü) MAD‚ın (Askeri İstihbarat Birimi) daha 1999 senesinde trionun sağcı terörizm alanında hareket ettiğini bildiği ortaya çıkmıştır. Burada adı geçen tüm muhbirler, özellikle de Szczepanski, sanığa ne denli yakın olurlarsa olsunlar ve ifadeleri ne denli önem taşırsa taşısın BAW’nın tanık listesinde yer almamışlardır. Bu durum, BAW’nin muhbirleri ve VS‚yi davadan uzak tutmaya çalıştığı izlenimi yaratmaktadır. Ayrıca dilekçe Szczepanski’nin Neonazi camiasındaki gelişimini ve muhbir kimliğini de göstermektedir.

Bunun dışında avukat hanım, Chemnitz’den Jan Werner’i de mahkemeye çağırmak üzere dilekçe sunar. Bu şekilde Szczepanski’nin 1998 senesinde Temmuz’dan Ağustos’a değin düzenli olarak Werner ile telefonlaştığı ve Werner’in ona 25.08.1998 tarihinde bir mesaj yazdığı kanıtlanmış olmaktadır. Mesajda şu yazılıdır: „Darbeye ne oldu?“ ve We.’ye trio için silah temin etme görevi verilmiştir. Gerçi tanık We. trioya silah temin etmekle itham edilmekte, tanık kaydında yer almamaktadır. Telefon mesajı, sadece We.’nin değil aksine Szczepanski’nin de silah temin etme işi ile görevlendirildiği sonucuna götürmektedir. Trionun silahlarını nereden edinmiş olduğu şimdiye değin açıklık kazanmamıştır. Trioda bulunan 20 ateşli silahtan sadece 3’ünün nereden geldiği açıklığa kavuşturulabilmiştir. Bu silahlar ise Ceska ile Michèle Kiesewetter’in ve Martin A.’nın görev silahlarıdır.

Zschäpe’nin savunma avukatı Sturm tanığın ve bilirkişi KHM Er.’in (106. Duruşma günü) ifadelerinin, garaj kompleksinin aranılmasıyla elde edilen bilgileri içerdiği sürece kullanılmasına itiraz eder. Sturm burada, tanık Sch.’nin ifadelerinin (85. Duruşma günü) değerlendirilmesine karşı itirazı temel alır. Yapılan arama hukuka aykırıdır. Sturm itirazını ayrıca arama kararını gerekçilendiren soruşturmaların dosyalarda yer almadığına dayandırır. Thüringen LKA‚dan bir memur LfV’nin o zamanki başkanı Roewer’e müracat etmiş ve LKA’nın tanık Schrader’in Federal Meclis Araştırma Komisyonu’nda ortaya koyduğu gibi gelişim kaydedemediğini iletmiştir. Bunun üzerine LfV iki günlüğüne izlemelerde bulunmuştur. Uygulanan yöntem bilerek gizlenilmeye çalışılmıştır. Bu durum, memurların, anayasal öncülüğü olan ayrılık ilkesini bilerek gözetmeden soruşturmayı yürüttüklerini kanıtlamaktadır.

Duruşma günü saat 14:55’de sona erer.

Bu dilekçeye ilişkin müdahil avukat Stolle açıklamada bulunur:
„Bu meselenin aydınlatılması için NSU’nun çevresinde bulunan tüm muhbirlerin sorgulanması zorunludur. Savcılığın 600’den fazla tanığın yer aldığı kanıt listesinde, trionun çevresinde bir düzine muhbirden daha fazla muhbirin olduğu bilinmekle birlikte sadece iki muhbirin adı geçmektedir. Bu kişilerin bu dava için önemli bilgilere sahip olmadığını düşünmek ihtimal dışıdır. Burada, bu dava kapsamında dinlenilmelilerdir; ayrıca trionun eylemleri, anayasayı koruma teşkilatının birimleri ve onlardan alınan malumatlar hakkındaki bilgileri de değerlendirilmelidir.“

http://www.dka-kanzlei.de/news-reader/die-rolle-der-v-maenner-muss-in-dem-nsu-verfahren-aufgeklaert-werden.html